İşaretler 7
ÇARPI X İŞARETİ
Çarpı ( X ): Tüm sitelerde çarpı işareti son nokta olarak açıklansada biz site olarak şiddetle buna karşı çıkmatayız. Sebebi ise, çarpı işaretleri üzerinde yapmış olduğumuz çok ayrıntılı çalışmalardır. Yön verici ve hedef şaşırtan yanıltıcı işaret kanısına vardık. Dikkat edilmesi gereken önemli nokta ise, çarpı işaretine yönlendirmiş bir önceki işaretin çarpıya zıt tarafında araştırma sürdürülmelidir. Bunun haricinde ise, çarpı işaretinde farklılık gösteren uçları istikametlerinde ve ters istikametlerinde araştırma yapılırken, mağara olabilecek kayalara dikkat edilmesinide önermekteyiz.
Başka yorum:Eğer x işareti 7 cm hüçük ise son nokta anlamındadır aranılan şeyin x işaretinin 15 metre çevresindedir. eger x işaretinin etrafında 2 inci bir işaret var ise arasındaki mesafe ölçülür bulunan her bir santimetre bir adım farz edilerek işaret yönüne adımlanır.aranılan şey ordadır.
ÇİPLAK HAMİLE KADIN

Çıplak kadın:Karişik çizilmiş yada kabartma resim yada figür toplulugu ıcınde ciplak kadın varsa kralice veya prenses mezadır.kabartma mermerdeki çiplak kadın ekserıyetle yanında ıkıncı bı fıgur tasır.bu,beline sarılmıs yada omuzundan sarkan bır yılan olabılır bu taktırde hem mezar hemde cok onemlı bır hazıneyı ısaret etmektedır.elinde meşale tutan kadın resmının yanında ıkıncıl ısaretler gerekir.bu bır dehlizin,magaranın yada buyuk odaların ısaretedır.cıft meşale ıkı ayrı yerdeki hazıne oldugu gıbı hem para hem mücevher zihnet esyası demektır.ancak mesaleli kadın yön arar emanetı oldugu yerde aramamak lazımdır kadın fıgüründe onemlı olan ıkı husus vardır
1.kadının bakiş istıkametı
2.kadının eli veya elleridir kadının el yapısını saglıklı ıncelemek,mali alabılmek ıcın yeterlıdır.
hamile kadın:kımı kendını bılmez kısıler gebe kadının karnında bırsey var dıe kırarlar bu kesınlıkle yanlıstır en cahil kişi bıle yapılan bır seklın ıcıne para koymaz bu neticede bir eserdır zarar verılmez kadının baktıgı yön ıstıkamet önemlidir. bellı bır mesafede karnındakı cocuk buyuklugunde ve yasamı boyu yetecek bır emanet var demektır. cevreyı ıyı bılmek ve gormek gerekır.işaret cok ıyı ıncelenmeli cevresındeki mesafe yon verıcı ısaretler ıncelenerek mesafe ölçümü yapılmalıdır.
ÇİÇEK GÜL PAPATYA GİBİ
Çiçek (Gül-Papatya...v.b): Çiçek işaretlerinin bulunduğu bölgede eski mezarlık alanı aramalısınız. Mezarlık alanda farklı olan bir mezar olmalı. Bu mezar üstündede çiçeği anımsatan işaretler olabilir. Bulduğunuz takdirde doğru hedef üstünde olduğunuzu göreceksiniz. Bilinen gömü işaretlerindendir.Ülkemizde genellikle ermenilerin bıraktığı işaretlerdendir. Çiçek işaretinde yapraklarından birisi eksik yapılmış ise, eksik yaprağının istikametinde araştırmaya devam etmeli, eksik yaprağın yapıldığı kaya altında veya civarında araştırmanızı sürdürmelisiniz.
ÇOBAN VE KOYUNLARI

Çoban : Semboller dünyasının bir öğesi olarak çoban; Sevgi yüklü, yumuşak huylu ve gezdiği yerleri dikkatle takip eden, uyanık ve sürüsüne şefkatle muamelede bulunan.”koruyan” bir imajın insanıdır. Sırtında heybesi ve elindeki asası (değnek) ile kendisine teslim edilen emanetin/sürünün mutlak anlamda koruyuculuğunu yapmaktadır.
Definecilik ya da geçmiş zamanların saklama mantığı penceresinden bakılınca çoban motifinde iki ana özellik bulunacaktır. Bunların birincisi çobanın asası, diğeri ise onun sırtındaki heybesidir.
Bu iki ana unsurdan anlaşılacaktır ki çobanın heybesi gömü, asası ise yön ve mesafe verecek olan figürlerdir. Bununla beraber; bazen de sürüsünü gütmekte olan heybeli/heybesiz bir çoban motifi, elindeki asasıyla baktığı noktalarda bir veya birkaç koyunu korumaktadır. Bu bakımdan çobanın baktığı, yöneldiği ya da asası ile işaretlediği yön önemlidir.
şimdi yukarıdaki resme göre bakılması gereken yerlerin analizini beraber yapalım.
1- çoban koluyla işaret ettiği tarafta aranılan define yönü ne kadar mesfede?asasını tuttuğu kısım ile toprağa değdiği yer ölçülür cm adıma çevrilir.
2-kolun bilek ile omuz kısmı ölçülür yine cm adıma çevrilerek kolun gösterdiği istikamete bakılır.
3-resmi dikkatle bakarsanız asanın üst kısmı belli bir yerden aşağıya doğru dik kıvrılmış bu definenin derinliğini ifade eder.
4-resme yine dikkat edersek 3 adet koyun mevcut 2 si ileri biri geri gitmekte buna göre define 2 ye bölünerek saklanmış olabilir yine ölçümler yaparak incelemek gerekir.
yukarıda yapılan küçük bir işaret okuma örneğidir.işaretler çok iyi incelenip ölçümler ve mantık yürüterek en iyi sonucu bulmak için defalarca inceleme ve araştırma yapılmalı yani defineci işareti iyi okumalı sabırlı olmalı terzi misali 10 sefer ölçüp 1 sefer biçmeli.
ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ VE MEZAR ÇEŞİTLERİ
insanlar ölüme iki sekilde tepki veriyor:
1- Ölümü kabullenme (Gilgamis'a Utnapistim'in hayatinin sürekli olmadigini söylemesi)
2- Ölüme direnme
Ölünün zararli oldugunu düsünenler ölüyü daha derine gömmüsler ,bunu Babil mitosunda Ãstar'da yeralti dünyasinin kapilari açilmadiginda bekçiyi kapilari kirip ölüleri salmakla tehdit ettiginde görürüz. Ölü yasama ortak edilmek istendiginde ise sekilerin altina gömülüyordu. Ölüden kurtulma ya hijyenik nedenlerle ölüyü gömme kaygisi yada bir gelenek her zaman kültürden kültüre degisen törenlere neden olmustur.

Cesetlere iki türlü gömü uygulaniyor.
1- Yakarak (kremasyon ) gömme: Amaç cesedin yakilmasidir ,ceset ya odun üzerine konularak ya da tezekle yakilmis ve en yüksek ortalama 1000oc 'ye ulasabilmistir. Kremasyonda odunun cinsi, havanin durumu önemlidir, bu islem 7-10 saat arasinda yapilabilmektedir. Kemik çok yüksek isida erimeye basladigindan genelde kafatasi kemigi, uzun kemikler, disler, gögüs kafesine ait kemikler bozulmadan kalabiliyor. Yanmis kemigin yanmamis kemikten daha iyi korundugu kazilarla ortaya çikiyor. Bunun nedeni atesin konserve görevi görmesidir. Yakilan ceset gömüldügü yere göre de renk degistirmektedir. Örnegin ,toprakta Arsenik fazlaysa siyah, tahta parçalariyla gömüldüyse gri-kahverengi renkte oluyor. Asil renk veren olay yanma derecedidir.
I - 200-250 derece 'de kemikler sarimtirak beyaz veya fildisi .
II - 300-400 derece'de kemikler kahverengi ve koyu kahverengi siyah.
III - 550 derece'de kemikler gri, gri-mavi.
IV- 650-700 derece'de kemikler süt beyaz ve tebesir rengi .
V- 800-950 derece'de kemikler mat beyaz renge döner.
VI - 1000-1600 derece'de kemikler erimeye baslar.
Prehistorik (arkaik) dönemde isi IV. ve V. kademede gerçeklesiyor. Genelde kemiklerin sogumasi beklenmez ,kum , yag , su , sarap ile sogutulur,su kemiklerin parçalanmasina sebep olur.
2- Yakmadan (Inhumasyon) Gömme: Vücut hangi sekillerde konursa konsun cesette tahribe rastlanmiyor.Anadolu'da genellikle gömüler yerlesim içine yada yerlesim disina genellikle hoker tarzinda gömülmüslerdir.
Ölülerin yerlestirildigi mezarlar Anadolu'da 6'ya ayrilmistir.
1- Basit toprak mezarlar: Ölüler Dorsal(düz) veya hoker tarzda konulmustur. Genel olarak cesedin sigabilecegi kadar yer açilarak topragin sikistirilmasi bazende küçük taslarla bir zemin olusturulmasi sonucunda ceset buraya gömülmüstür. Çogunlukla Orta Çag mezarlarinda mezarin üzeri plaka tasla kapatilmistir.
2-Kaya araligi mezarligi: Dogal kaya oyuklari veya kaya araliklarindan yararlinir. Ana kayayi düzeltme gibi bir kaygi yoktur.
3-Küp mezarlar: Anadolu'da çok rastlanmaktadir. Neolitik döneme kadar geçmisi dayanir. Yakilmadiginda cesede uygun bir küp bulunuyor, yakildiginda daha küçük küpler kullaniliyor. Küplerin agzi genelde tasla yada kiremitle kapatilir.
4- Sandik mezarlar: Tastan , kerpiçten , agaçtan yapilmakta dikdötgen veya kare tercih edilmektedir. Genelde dört tarafi tasla çevrelenmekte üzeri bazen kapatilir bazen kapatilmaz , amaç sandik seklini olusturmaktir. Sal taslariyla kapatilmaktadir. Bir ya da daha fazla gömü hoker tarzda gömülmektedir.
5- Oda mezarlar : Tas ,kerpiç, ana kayaya açilan odalardan yapilan mezarlardir. Genelde ön girisleri vardir , ev seklindedir. Üzerleri ya sal taslari veya ahsap ,dallarla kapatilmakta, yüzeyden görülmemektedir.
6- Kuyu mezarlar: Derinlikleri 2m'yi bulmaktadir, mezarin girisi üsttedir ve sal taslariyla kapatilmaktadir.
Kalkolitik dönem ölü gömme gelenegi
Anadolu'da bu dönemi üç ayri cografi bölümde inceleyebiliriz.
1- Ege'den baslayan iç Anadolu göller bölgesini içine alan Bati, Kuzeybati ve Güneybati Anadolu'da , Bati Anadolu Bölümü.
2- Tuz Gölü civarinda Firat'i sinir alacak sekilde Kuzey, Orta ve Güney Anadolu bölümü .
3- Firat'in dogu kesimini kapsayan Dogu Anadolu bölümü.
1 - Bati Anadolu Bölümü:
Özellikle Ege kiyilarinda Kalkolitik döneme ait herhangi bir mezar veya mezarlik alanina rastlanilmamis. Ãç kesimlere girdigimizde Kuzeybati Anadolu'da görülür.
Fikirtepe: İstanbul Kadiköy'de yer alir. 140 X 70 boyutlarinda bir höyük yerlesmesidir. 1960 yillarda Kurt Bittel kazmistir. Bu kazilar sirasinda Fikirtepe I ve II. katlarda Intramural basit toprak mezarlar ortaya çikarilmistir. Mezarlar hoker tarzindadir. Ölülerin yaninda kase türünde kaplara rastlanilmistir.
Pendik: Büyükçe bir höyüktür, 170 X 180 m. boyutlarindadir. 2 m. lik bir depozite sahiptir. 1981 yilinda Ãstanbul Arkeoloji müzesi denetiminde Kurt Bittel çalismistir. Burda bir takim mezarlar ortaya çikarilmistir. I nolu açmada 3 çukur barinak bulunmus. Bu barinaklarda A adi verilen 80 cm derinliginde 5.5 m çapinda yuvarlak bir barinak vardir. Bu yapinin ikinci evresine denk gelen evrede taban altinda Hoker tarzinda insan iskeleti bulunmustur. Herhangi bir ölü hediyesi yoktur. Kuzey güney yönünde hoker tarzinda sol yanina yatirilmistir.
B barinaginin 3 .kullanim evresinde yine taban altinda insan iskeletleri bulunmus. Ancak A yapisindaki iskeletten farkli yöne bakmaktadir.
Ilipinar: Bursa ilinin Orhangazi ilçesinin sinirlarinda Ãznik gölünün 1.5 km batisinda yer alir. Burda 5m yüksekliginde neolitik çagdan bizans dönemine kadar bir depozit vardir. Kazilari Hollanda Arkeoloji enstitüsü müdürü Jacop Rodenberg yürütmüstür. Höyükteki IV. yapi kati geç kalkolitik döneme tarihlendirilir. Bu dönemde IV. yapi katinda geç kalkolitik çaga ait Extramural bir mezarlik tabakasi bulunmustur. Burasi sadece mezarlik alani olarak kullanilmistir. 1987-89 yillarinda 20'den fazla mezar geç kalkolitik çaga aittir. Ãnamasyon teknikte hoker tarzinda gömülmüs, bazi mezarlarda birden fazla ceset bulunmustur. Bir mezarda yüz yüze bakan iki ceset gömülmüs bu iskeletlerin yaninda tunç balta ,bakir biçak, siyah perdahli bir kap konmustur. Kaplar iskeletlerin bas ve ayak kisimlarina birakilmis. Diger mezarlarda ölülerin yaninda tunç baltalar, biçaklar, biz ve çesitli kaplar birakilmis. Kaplar içinse formlar omurgali kaseler, testiler, bir yada iki kulplu çanak çömlekler. Kalkolitik dönem Extramural ölü gömme geleneginin tek örnegini Ilipinar olusturur.
Beycesultan: Denizli ili çivril ilçesi yakinlarinda, hemen hemen B.Menderes'in kaynagina yakindir. 1954-59 yillarinda Seton Lloyd ve James Mellaart tarafindan kazisi yapilmistir. Höyükte 40 tabaka vardir, ilk 20 tabaka kalkolitik döneme aittir (XL - XX). Özellikle geç kalkolitik evre Beycesultan'da yogun olarak yasanmistir. Bu döneme ait çok az sayida bulunan mezarlardan yola çikarak Extramural bir gömü gelenegi oldugunu söyleyebiliriz. XXIX. katta yapi disinda bir küp içinde çocuk iskeleti bulunmus. Ayrica XXVIII. katta ise bir yapinin tabani altinda, basit toprak mezar içinde bir çocuk iskeleti daha bulunmus. Ãskelet Kuzeydogu Güneybati yönünde hoker tarzinda gömülmüs. Herhangi bir ölü hediyesi yoktur.
Kuruçay: 1978-88 yilarinda Refik Duru baskanliginda kazilar yürütülmüstür. Erken Kalkolitik çaga tarihlenen bir takim mezarlar bulunmustur. Mezarlar XXI. kat yerlesmesinin güneybati bos alaninda ortaya çikarilmistir. Toplam 3 adet mezar kalkolitik döneme aittir. Bu 3 mezarin ikisinde yetiskin ötekinde çocuk iskeletine rastlanilmistir. Bu mezarlarin iki tanesinde iskeletin üzerinde birer tasin bulunmasi ilginçtir. Ãskeletler hoker tarzinda gömülmüslerdir, ancak belirli bir yön birliginde gömülmemislerdir. Gömülerle birlikte herhangi bir esya bulunmamis, sadece tek bir çömlek bir mezarda ortaya çikarilmis. Kuruçay'da Extramural bir gömünün oldugu düsünülerek höyük çevresinde sondajlar yapilmis ama bu sondajlar hiç bir sonuç vermemis.
Hacilar: Burdur'un 26 km. güneybatisinda yer alir. Oldukça büyük bir höyüktür yaklasik 135m. çapinda 5m. yüksekligindedir. 1957-60 yillarinda James Mellaart tarafindan kazisi yapilmistir. Burda yapilan kazilarda kalkolitik çaga ait yapilarin tabanlari altinda 20 tane mezar ortaya çikarilmistir. Bu 20 mezardan 22 adet iskelet tespit edilmis . Ölüler Hacilar'da mekanlarin tabanlari altina topraga açilan oval sekilli çukurlara yatirilmistir. Hacilar II a döneminde ölüler genelde evlerin tabanlari altina gömülürken ,Hacilar IV-VI tabakalar arasinda daha çok avlu tabanlari altina gömülmüslerdir. Hacilar II a evresindeki mezarlar etrafi surla çevrili kentin kuzeydogu kösesindeki ,tapinak olarak adlandirilan yapinin tabani altinda 3 mezar ortaya çikarilmis. Bu 3 mezarin herbirinde de 1 kadin 1 çocuk seklinde gömü yapilmis. Genelde Hacilar'da ortaya çikan gömülerin yaninda çok az sayida boyali çanak çömlek mermer bir kap , boncuklar ve kemik igne bulunmus. Hacilarda sadece 22 adet gümüsün olmasi extramural bir mezarligin olabilecegi düsünülmüstür.

İÇ Anadolu Bölgesi:
Büyük Güllücek: Çorum ili sinirlari içinde Alacahöyügün 15 km kuzeyinde yer alir. H.Zübeyr Kosay tarafindan 1947 yilinda kazilara baslanmistir. Burda yapilan (1949) kazilarda bir odanin tabani altinda Kalkolitik döneme tarihlenen bir mezar bulunmustur. Hoker tarzinda 30 yasinda bir erkege aittir ,kafatasinin yaninda tunçtan bir mizrak ucu ele geçmistir.
Alacahöyük: Çorum 50 km güneybatisinda yer alir. H.Zübeyr Kosay tarafindan 1935-83 yillarinda kazisi yapilmistir. Burdaki kalkolitik mezarlar Alacahöyügün 12. yapi katindan hoker tarzinda bir çocuk mezari bulunmustur. Basit toprak mezardir. Ãskeletin bileginde bir tane bilezik ve küpe bulunmus .12.yapi katindan ayrica tas sandik mezar ortaya çikarilmis. Tabani kerpiç ile olusturulmustur. Bu mezarda 2 gömü var biri eriskin erkek digeri çocuk iskelitidir. Her iki iskelette oldukça tahrip olmus durumdadir.
Alisar: Bogazköy'ün 85 km güneydogusunda 520X350m boyutlarinda oldukça büyük bir höyüktür. H.von der Osten tarafindan 1927-32 yillarinda kazisi yapilmistir. Kalkolitik çaga tarihlenen 13. yapi katinda iki tane tas sandik mezar ortaya çikarilmis. Ãskeletler Alacahöyükte oldugu gibi iri bir kerpiç dösemenin üstüne konmus. Tas sandik mezarlardan biri evin içinde digeri disinda yer alir. Ev içinde yer alan sandik mezar bir çocuga ait 0.70X0.30m. boyutlarindadir. Evdisinda yer alan sandik mezar bir kadina ait 1.10X0.70m boyutlarindadir. Evin içine gömülen çocuk mezarinda cesetin dokuma türünde bir kumasa sarilarak hayvan türü bir derinin üzerine yatirildigi tespit edilmis. Kadin iskeletinin yaninda bir adet kap bulunmus, ayni alanda üçüncü mezarda yine sandik türünde ancak ahsap sandik mezardir. Bu mezar kalin mese kütüklerinden yapilmis, alti ve üstüde kütükler ile kapatilmisdir. Bütün ölüler hoker tarzinda ve ölünün basi batiya çevrilmistir.
Köskhöyük: Nigde ili bahçeli kasabasinda yer alan bu höyüktede erken kalkolitik çaga tarihlenen tabakada intramural mezar ortaya çikarilmis 40 iskelet tespit edilmis. Kazilari 1983-89 yillarinda Ugur Silistreli yapmaktadir. 1983 yilinda II. kat tabani altinda 8 adet basit toprak mezar ortaya çikarilmis. Bunlardan 5 adeti çocuk mezari 1984 yilinda III. kat tabani altinda 13 adet mezar bulunmus . 8 tanesi çocuklara aittir. Ölü hediyeleri pismis toprak kaplar,tas ve deniz hayvan kabuklari ,boncuklar,kemik igneler,hançer ve baltalar sayilabilir. 1988 yilindaki kazilarda II.katta evlerin tabanlari altinda ikisi küp mezar türünde 17 mezar bulunmus. Bu mezarlarin hepsi bebek ve çocuklara aittir. Ölü hediyesi olarak çesitli yiyecek kaplari ,obsidyen aletler ve tas kolye taneleri bulunmus. II. kat tabani altinda ölülerle birlikte bir figürin parçasi bulunmustur. Bu figürin oturan bir tanriça heykelcigi hafif çekik gözlü , dolgun yanakli ellerini gögsüne koymus ve basinda bir baslik yer almaktadir. Bu heykelcigin yanisira bu mezarda yiyecek ve yemek için kasik,tas idol ,mühür ve kolye taneleri bulunmustur. 1989 yilinda yapilan kazilarda II. kat tabani altinda üstüste duran bebek mezarlarina rastlanmistir. Bu iskeletlerin yaninda küçük mama kaplari ,meyvelikler ,çesitli formda kaplar bulunmustur. Baska bir mezarda ise bir boncuk ,mama kabi ve kemikten bir figürin bulunmustur. III. katta bir kafatasi bulunmus, bu kafatasi oldukça tahrip olan bir tabanin üzerinde ele geçmistir. Kafatasinin kil yada bir alçi ile kaplandigi ,gözlerinde siyah boncuklar ile belirlendigi saptanmis. Kafatasi ile ayni seviyede kabartma seklinde inek figürini ile süslü vazo parçasi bulunmustur.
2- Kuzey, Orta ve Güney Anadolu bölümü .
Tarsus (Gözlükule): Tarsus'un Güneybatisinda 300X25 boyutlarindadir. Höyük üzerinde Kalkolitik dönem mezarlar ele geçmis. Basit toprak ,küp mezar türünde türünde mezarlar bulunmus. 7 tane basit toprak mezar 7. ve 8. açmalarda bulunmus. 5 tane küp mezar daha bulunmus. Ölüler hoker tarzinda intramuraldir.
Mersin(Yümüktepe): XXIV-XII katlarda odalarin içinde taban altinda basit toprak mezarlar bulunmus.279,271,241,231,222,221 ve 223 nolu odalarda basit toprak mezarlar bulunmus. Bütün iskeletler hoker tarzinda orta kalkolitige tarihlenen XIX. tabakadaki 234 nolu odadaki mezar digerlerinden farklidir. Burada kemiklerden bazilarinin yanik oldugu saptanmis,bu yanik kemik yiginin yaninda bir takim kaplar bulunmus. Kemiklerin neden atildigina dair bilgi yoktur.
Gedikli(Karahöyük): Gaziantep'in Ãslahiye ilçesinde , 23km kuzeydogusunda yer alir. A sondaji III j katinda döseme altinda küp çömlek mezar bulunmus. Çömlek mezarin içinde çocuk iskeleti bulunmus ve çömlegin agzi kapatilmistir.III k evresinde ele geçen 3 iskelet basit toprak mezar türünde, inhumasyon gömü tarzinda gömülmüstür.
Ãskeletlerin yanlarinda buluntu yoktur.
Tell Kurdu: Amuk ovasinda yer alan bu höyük 1932-36 yillarinda Braidwood ve Me Ewan tarafindan bulunmustur. Kalkolitige tarihlenen I.nolu açmada hoker tarzinda Dogu-bati yönünde uzanmis bir mezar bulunmustur.
Tabara el Akrad : 1932-36 yilinda kazisi yapilmistir. A açmasinda iki tane mezar bulunmus. C duvarinin altinda yer almaktadir.Ãskeletlerden biri VII. tabakaya aittir. Dogu-bati yönünde hoker tarzinda gömülmüstür. Diger iskelet IV tabakada bulunmus sadece kafatasi ve koluna ait kemikler bulunmustur.
Elazig - Malatya bölgesi
Degirmentepe: Aslantepe'nin altinda Firat'in batisinda yer alir. Ufuk Esin kazisini yapmis. Yerlesim alani içinde kalkolitik mezarlar bulunmus. Yapilan kazilarda E2-2 'de hoker tarzinda gömülmüs bebek iskeleti ,16 J ve 15 k açmasinda, DO ve BD mekanlarinin altinda içinde bebek iskeleti bulunan çömlekler ortaya çikarilmistir.
Aslantepe: Geç kalkolitik döneme tarihlenen VII. katta 8 tane hoker tarzi gömü bulunmus. Tabanlarin altinda ve hoker tarzinda dogubati yönlü olarak ölü hediyesi ile gömülmüstür.
Korucutepe: Firat'in dogusunda yer alir. Altinova adi verilen bölgede kalmaktaydi. Kalkolitik döneme tarihlenen B evresi içinde basit toprak küp ve tas sandik mezar bulunmustur. Basit toprak mezar JR nr.1 olarak adlandirilir. Küp mezar KR nr.1 olarak ,tas sandik mezarlar J-L olarak adlandirilmis. Basit toprak mezar kuzeydogu,güneybati yönünde yerlestirilmistir.
Norsuntepe : Altinova bölgesinde yer alir ,1972 yilindaki çalismalarda J 18 alaninda iskeletler bulunmus ,bir tanesi çömlek içinde çocuk iskeletidir. Ayni alanda 1973 yilinda J18b alaninda 4 iskelet daha bulunmus (1972'de 3 tane mezar bulunmus) . 1973'de bulunanlar VII. tabakaya ait taban altinda ele geçmistir. Ayni alanda bulunan iskeletlerin hepsi hoker tarzda kaplar içinde ortaya çikarildi. Sepet içinde bir iskelet bulunmustur.

Mezarlar geç kalkolitik çaga tarihlenmistir.
Tepecik: Altinova bölgesinde yer alir. Ãçinde bebek iskeletinin bulundugu kerpiç sandik mezar bulunmustur. Bebek hoker tarzinda boynunda boncuk gerdanlik ile gömülmüstür. Tepecik kazisinin bati alaninda geç kalkolitige tarihlenen III A yapisinin yenilenme evresinde bulunmustur.
Kurbanhöyük: Urfa ilinin sinirlari içinde yer alir. 180X120 m. boyutlarindadir. Erken kalkolitik döneme tarihlenen 8.katta basit toprak mezar bulunmustur. Bu mezar 40 yaslarinda düz gömülmüs bir iskelettir.
Çavi tarlasi: Urfa ili sinirlari içinde Siverek ilçesi Nisibin-Azikli köyünün 500 m yakininda yer almaktadir. Erken kalkolitik döneme tarihlenen 18 mezar açilmistir. 3 ve 9 nolu olanlar yetiskinlere digerleri çocuklara aittir. Genelde hoker tarzinda gömülmüstür. 9 nolu mezardaki iskeletin yaninda tas balta ,obsidyen aletler ve keramikten yapilmis nesne, ölünün omuzunun üstünde bulunmustur. Diger mezarlardan ikisinde küp bulunmus. Küçük tas yada keramik parçalariyla bütün mezarlarin etrafi dösenmistir.
Tilkitepe: Van kalesi yakinlarinda yer almaktadir. Burada çesitli tabakalarda kalkolitik dönem mezarlari bulunmustur. Burada Reilly'nin yaptigi kazilarda III. kültür katinda (halaf çagi kati)mezarlar bulunmustur. Kalkolitik döneme ait 17 iskelet bulunmus,bunlarin 16 tanesi küllü ,killi ve kumlu karisik bir çukur içinde yer almakta,iskeletler çukurlara hoker tarzda dogu-bati yönlü gömülmüstür. Ãskeletlerin bazilarinin yaninda asi boyasi bulunmus. Inhumasyon gömü iskeletlerinin bazilarinda tek gömü varken 3 mezarda 2ser gömü elde edilmistir. 16 iskeletin üzerindeki yanik izleri kremasyonu düsündürmüs ama felaket sonucuda olabilecegi düsünülmüstür.
Ele geçen mezarlardan birçok uygulamanin neolitik çag ölü gömme geleneginin devami oldugu saptanmis. Neolitige göre yerlesim alanlari artmis,bu nedenle mezar sayisinda da artis olmustur. Tek bir örnek Ilipinar'da extramural gömü tarzidir. Intramural gömü tarzinda çogunlukla çocuk mezarlarina rastlanilmistir. Kalkolitik dönemde mezarlara tekli gömülerin yaninda çiftli mezarlar var ve genelde basit toprak mezarlar görülmüs ancak sandik ve küp mezarlarda da bir artis söz konusudur. Küp mezarlara genelde çocuk iskeletleri koyulmustur. Ilipinar,Beycesultan,Köskhöyük, Tarsus , Mersin , Gedikli , Degirmentepe , Korucutepe ve Norsuntepe'de bebek veya çocuk iskeletleri küplere gömülmüstür.
B.Güllücek ,Alisar , Korucutepe'de sandik mezar tipi gömüler tespitedilmis.Ölüye özgü mekanlar olusturulmaya baslanmistir. Ölülerin yaninda neolitik dönemde de gördügümüz süs esyalari ve kaplar iskeletlerin yanina birakilmis. Kaplarin ortaya çiktigi yerler Fikirtepe, Kuruçay ,Hacilar , Ilipinar , Köskhöyük , Mersin , Aslantepe ve Çavi tarlasi.
Köskhöyükten anlasildigi kadariyla çocuklarin yanina daha küçük boyutlu kaplar konulmus. Köskhöyük'te elde edilen sivali kafatasi Çayönü ölü gömme kültürü ile ilgilidir. Kalkolitik dönem mezarlarinda Kuruçay'da iki çocuk mezarina birakilan asik kemikleri öteki dünya inancini yansitir.
Elazig-Malatya bölgesininde bir farklilik söz konusu degildir.
Kalkolitik dönemde Tilkitepe ve Mersin Yümüktepe'de ortaya çikan buluntulardan kremasyon olayinin gerçeklestigini anlariz. Ancak bunun bilinçli olup olmadigi belli degildir. Burada belki neolitik çagda gördügümüz en erken yakarak gömü gelenegi ilkel olarak görülmekteydi.
BATI ANADOLU ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ:
27 adet mezarlığın , 20'si Extramural , 7'si Ãntramural mezarlık alanıdır. Batı Anadolu'nun batısında yani Ege denizi kıyılarında , mezarlık alanlarının oldukça azaldığını görürüz. Burada en önemlisi Iasos'dur.
Ãç batı Anadolu'da mezarlık alanlarında ise büyük bir artış vardır. Bunun nedeni burada batı Anadolu'ya nazaran E.T.Ç ait kazıların daha çok yapılmış olması söylenebilir.
Balıkesir civarındaki tüm mezarlık alanlarının yerleşim alanı tespit edilememiş , sadece Ovabayındır mezarlık alanının yanında yerleşim alanı tespit edilmiştir.
Demircihöyük Sarıket mezarlık alanı oldukça büyük bir mezarlık alanıdır.
Kusara mezarlık alanında ,yerleşim alanı içinde çoğunluğu çocuk ve bebek gömüleri olan , fazla özen gösterilerek yapılmamış olan bir mezarlık alanı mevcuttur. E.T.Ç oldukça azalma görülen intramural gömü tarzına Beycesultan'da aynı şekilde çoğunluğunu çocuk ve bebek gömülerinin oluşturduğu mezarlara rastlanılmıştır.
Anlaşıldığı kadarıyla bu dönemde çoğunlukla çocukların Ãntramural şekilde küp içine gömüldüklerini , yetişkinlerin ise Extramural bir şekilde gömüldükleri anlaşılır.
Bütün mezarlık alanlarında çoğunlukla tekli gömüler bulunmasına karşın Yortan , Kusura , Iasos , Burhaniye , Kuruçay , Pekmeztepe , Harmanören , Karataş Semahöyükteki bazı mezarlara birden fazla gömünün yapıldığı saptanmıştır.
Ölü gömme türleri içinde küp mezarlara daha yaygın bir şekilde kullanım gördüğü anlaşılmaktadır. Küplerin (Pithos) boyutları 0.20 cm. ile 2.15 cm. arasındadır. Küplerin dibi toprak içine gelecek şekilde , hafif 450 bir eğimle toprak içine gömülürler , iskelet , küpün içine hoker tarzda ayaklar dipte , baş ağızda olacak şekilde , çeşitli kaplar ve ölü hediyesi bırakılarak konur. Toprak içinde kalan küpün ağızı büyük sal taşları ile kapatılır ve ya bu sal taşının bir ucu dışırada bırakılır yada yüzey toprak yada taş yığılarak işaretlenir. Bunu nereden çıkarıyoruz ; Burada birçok küp mezarda ikincil gömülere rastlanması dolasıyla , ilk gömü yapıldığı zaman mezarın yerinin belli edilmiş olması gerektiğinden dolayı. Bu ikincil gömülerde ilk gömüye ait ölü hediyeleri ve iskeletler aynen korunarak bir kenara itilmiş ve ikincil gömüler bu yeni kazanılan alana gömülmüştür. Büyük bir ihtimallede bu birinci veikinci gömüler arasında bir kan bağının olabileceği düşünülmektedir.
Küplerin doğrultuları genellikle doğu-batı doğrultusunda , ağızları genellikle doğuya bakar vaziyette gömülmüşlerdir. Bunun güneşin doğuşu ile ilgili olarak gömülmüş ve yeniden ikinci bir yaşama kavuşma isteği olduğu düşünülmektedir.
Bir takım mezarlar tüm bu genellemelere bir istisna oluştururlar. Örneğin Kusura'daki mezarlarda küplerin ağzı batıya bakmaktadır. Bu sapmanında güneşin doğuşu yönü ile ilgili mevsimsel değişikliklerin yol açtığı düşünülmektedir.
Kadın gömülerinde genellikle takılar , bilezik , gerdanlıklar bırakılmıştır. Erkek gömülerde ise ok ucu ,mızrak ucu ve silahlar bırakılmıştır. Her iki cinsde de ortak olarak Testi veya çanak çömlekler hemen ölünün baş hizasına gelecek şekilde bırakılır. Bunların ölü gömme gelenekleri açısından bir önemi olması gerekir. Bu kapların içinde sıvı veya katı yiyeceklerin olması gerekir. Buda ölünün ikinci bir yaşamı ile ile ilişkili olmalıdır. Mezarlarda çeşitli heykelcikler bulunmuş , bu heykelcikler büyük bir olasılıkla bir tanrı gibi ölünün diğer yaşamında ona yardımcı olması için konulmuş olabilir.
Pithos gömülerin tercih edilmesine karşın , ondan sonra Taş Sandık mezarlar önemli yer tutar.
Taş sandık mezarlar ; Karahöyük , Yatağan , Ahlatlıtepecik , Kusura , Dorak , Demircihöyük Sarıket , Iasos'da yer almaktadır.
E.T.Ç bu tür mezar geleneğinin yaygınlaşmaya başladığı görülür. Hanaytepe'de ise kerpiçten bir Taş Sandık mezar bulunmuştur. Burada Taş Sandık mezarların amacı izole edilmiş küçük bir mekan hazırlamaktır olmalıdır.
E.T.Ç 'da basit toprak mezarlarda vardır. Küp ve Taş Sandık mezarların yanında bu tip mezarlarada rastlanılmaktadır. Bu mezar tiplerinin farklılaşmasının nedeni ölü gömme geleneği ile mi , yoksa sosyal tabakalanmadan mı kaynaklandığı belli değildir. Basit toprak mezarların çok iyi bir teknik özelliği olmadığı ve aceleci bir tarzda yapıldığı için sadece bu tip mezarların daha alt tabakaya ait insanların gömü tarzı olabileceğini söyleyebiliriz.
E.T.Ç I dönemine Kusara mezarlığı tarihlenmiş , E.T.Ç II dönemine Yortan , Babaköy , Demircihöyük Sarıket, Ahlatlıtepecik , Harmanören mezarları tarihlenmiştir.
Demircihöyük Sarıket'te belki bir ölü gömme geleneği ile ilgili kurban töreni yapıldığı düşünülmektedir. Bu da burada bulunan sığır iskeletlerinden kaynaklanarak.
Buradan başka Batı Anadolu'da ölü ritüelleri ile ilgili buluntu verecek başka bir yerleşme yeri yoktur.
Karadeniz bölgesinde Dündartepe , Tekeköy , Kaledoruğu , Horoztepe , Ãkiztepe ve Maşathöyükte E.T.Ç ait mezarlar kazılmıştır.
DÜNDARTEPE: Bir adet basit toprak mezar bulunmuştur.
TEKEKÖY : Extarmural tarzda , 3.90 m. kalınlığındaki bir tabaka içinden bir mezarlık alanı ele geçmiştir. 7 X 11 m. alanda toplam 17 mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarların 16 adeti basit toprak mezardır.
Ölüler çoğunlukla sırt üstü olarak yatırılmıştır. Mezarlarda çocuklara ve yetişkinlere ait iskeletler bulunmuştur.
Ölü hediyesi olarak ; kase, fincan , bıçak ve kama bulunmuştur.
Hoker tarzda yatırılan iskeletlerin, seyrek dokunmuş bir kumaş ile sarıldığı tespit edilmiştir. Ölüler özel olarak hazırlanmış (sıkıştırılmış ) bir zemin üzerine yatırılmıştır.
çiftli gömülerede rastlanılmaktadır.
KALEDORUĞU : Extarmural türdedir. Tekeköy'e göre daha düzenli bir mezarlıktır. Mezarlar çoğunlukla toprak içine yerleştirilmesine karşın 12 adet mezar anakaya üzerine gömülmüş. Mezarlar kuzeybatı-güneydoğu yönünde ve hoker tarzda gömülmüşlerdir.
HOROZTEPE : A , C , F açmalarında E.T.Ç gömülerine rastlanılmıştır. Alacahöyük mezarlarına benzemesine karşın tekniği hakkında pek fazla bilgimiz yoktur. Kemikler çoğunlukla ezilmiş ve dağılmış durumdadır. C ve F açmalarında mezarların tahrip edildiği ve eşyaların soyulduğu anlaşılmıştır.
Ölü hediyeleri arasında çocuğunu emziren anne heykelciği ünik bir eserdir. Sistrum , güneş kurslaarı , çift yüzlü baltalar , ok ve mızrak uçları , pişmiş toprak ve özellikle tunçtan yapılmış kap kacak önemli eserlerdir. Bu eserlerin mezara ezilip bükülerek özellikle koyulduğu tespit edilmiştir.
İKİZTEPE : Samsun ilinin Bafra ilçesinin 7 km kuzeybatısında yer alır. Temelde iki tepeden oluşur. Ãkiztepe I höyüğü kazı çalışmalarının yoğunlaştığı höyüktür. Extramural bir mezarlık alanıdır. Kazılara B.Alkım başlamış Ö.Bilgi devam etmektedir. 1987 yılına kadar 599 adet mezar bulunmuştur. 1974 yılı kazı raporlarında Önder Bilgi E.T.Ç III ait mezarların extramural olduğunu söylüyordu ama son kazı raporlarında buranın intramural bir mezarlık olduğunu ve yerleşmenin ise E.T.Ç I ile çağdaş olduğunu iddaa etmiştir.
Mezarlar genelde kuzeybatı-güneydoğu yada doğu-batı doğrultularında gömülmüşlerdir. Mezarlarda çok sayıda tunç eserler ele geçmiştir. Tunçtan silahların ve süs eşyalarının , ölülerin yanına çok miktarda bırakılması bakımından oldukça önemlidir. Tunç eserler arsenik-bakır alaşımı ile yapılmıştır.
MAŞATHÖYÜK: İç Anadolu ile Karadeniz bölgesi arasında önemli bir geçiş yolu üzerinde Tokat'ın Zile ilçesinde yer alır.
E.T.Ç ait basit toprak ve küp mezarlar ortaya çıkarılmış. Ölüler hoker tarzda gömülmüşler. Küp mezarların ağızları doğuya gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Ölülerin yanlarına herhangi bir silah dışında her türlü süs eşyası bırakılmıştır.
Maşathöyük mezarları evlerin tabanları altında intramural olarak bulunmuştur.
KARADENİZ BÖLGESİ ÖLÜ GÖMME GELENEĞİ
Karadeniz bölgesi , Ãkiztepe, Dündartepe ve Tekeköy yerleşmeleri İç Anadolu bölgesindeki yerleşmelerdeki ölü gömme geleneklerinden çok önemli farklılıklar gösterir.
Maşathöyük dışında çoğunlukla basit toprak mezarlar kullanılmıştır. Tüm mezarlarda çoğunlukla hoker tarzı gömüler yapılış ancak dorsal gömülerede rastlanılmaktadır.
İkiztepe , Tekeköy ve Horoztepe mezarlıkları yerleşim alanı dışında , diğerleri yerleşim alanı içinde gömülmüşlerdir.
Ölü gömme törenleri hakkında pek fazla bilgimiz yoktur.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ :
GEDİKLİ KARAHÖYÜK: Gaziantep ilinin İslahiye ilçesinde yer alır. Kazısı 1964-72 yıllarında U.Bahadır Alkım tarafından yapılmıştır. Burada yerleşim alanı içinde çeşitli türde gömülere rastlanılmış. Genelde basit toprak mezarlar evlerin tabanları altına açılan çukurlara yerleştirilmiştir. Ölülerin yanına (özellikle baş kısmına) kaplar bırakılmıştır.
Bir başka mezar türüde Gedikli C sondajında elde edilen ,taştan inşaa edilmiş oda mezarlardır. İrili ufaklı taşlar ,çamur harcı ile örülmüş duvarlar ile yağılan odalardan oluşur. Giriş doğuya bakar , tabanlar çakıl taşları ile döşenmiştir ve bunun üzerine gömü bırakılmıştır. Kase , çömlek , Fincan ve çanaklar önemli buluntuları arasında yer alır. Bu oda mezarların bir kısmı dromoslu olarak yapılmıştır. Boyut olarak oldukça büyüktürler (M1 3.90 /3.60 X 1.75 / 1.20 ile M4 1.50 X 3.00 m. boyutlarında olup yükseklikleri 2.30 m. dir).
Gedikli C sondajında ayrıca , inhumasyon türde mezarların yanında , kremasyon türünde mezarlara rastlanılmıştır. Ölüler daha çok Urne'ler içinde ölünü külleri konularak gömülmüş.
1971 yılına kadar burada 271 adet kremasyon yapılmış çömlek bulunmuştur. Aynı alanda 2 adet krematoryum (ölü yakma yeri) tespit edilmiştir. Gedikli bu kremasyon ölü gömme türü ile ünik bir yerleşmedir.
Krematoryum'da ölüler yakıldıktan sonra , kemikler bir beze sarılıp bağlanmış ve birer tunç iğne ile tutturulup Urne'nin dibine düzenli olarak bezle yerleştirilmiştir. Bu bezlerin üzerine Fincanlar , şişeler , konulmuş ve urnenin ağzı başka bir kap parçası ile ters olarak kapatılmıştır.
Urne olarak kullanılan kaplar daha çok yuvarlak , küre biçimli , günlük kullanılan kapların özelliğindedir. Gövdelerinin altında veya yanlarında bir delik yer almaktadır. Bu deliğin gömü geleneği ile ilgili olması gerekir.
Bu mezarların yanında çukurlar içinde hayvan gömülerine rastlanılmıştır. Bu çukurlara B. Alkım önce "kutsal hayvan mezarları " demiş , sonra "Adak çukurları " olarak adlandırmış , en son incelemelerinde ise " Kurban çukurları " adını vermiştir. Burada bulunan 5 çukurun içinde hayvan iskeleti ile fincanlar , kilden insan va hayvan figürlerinden oluşan toplu bulgular , mezarlarla ilişkilidir.
Mezarlar çoğunlukla mezarların tümü E.T.Ç III dönemine tarihlendirilmiştir.
TÃLMENHÖYÜK: Gaziantep ili Ãslahiye ilçesindedir. Burda B.Alkım tarafından 1958-1972 yıllarında yapılan kazılarda 2 sandık 1 oda mezar(4.15 X 2.20) bulunmuştur. Bu mezarlar yerleşim alanı içinde tespit edilmiştir.
Oda mezar hemen Tilmenhöyük sarayının altında ortaya çıkarılmıştır.
TELL JUDEÃDEH ve TELL TAYÃNAT : E.T.Ç ait çoğunlukla basit toprak mezarlar bulunmuştur. Tell Judeideh'de ayrıca küp mezar bulunmuştur.
OYLUMHÖYÜK: Gaziantep'in 50 km güneyinde Kilis ilçesi sınırları içinde yer alır. Kazısı Engin Özgen tarafından müze adına yapılmaktadır. Yapılan kazılarda Kalkolitikten , Demir çağa kadar tabakalar saptanmıştır. Tepenin kazılması için ilk dikkati çeken özelliği , köylülerin buradan toprak çekerken , bir takım mezarların ortaya çıkması sonucunda burada bir kurtarma kazısı yapılmıştır. Yapılan kazıda tepenin kuzeydoğu eteğinde büyükçe bir oda mezar bulunmuş ve kazılar burada yoğunlaştırılmıştır.
Oylumhöyük'te ayrıca E.T.Ç ait basit toprak mezarlar ve çocuk gömülerinin yapıldığı küp mezarlar bulunmuştur.
Basit toprak mezarlarda hoker tarzda ölüler gömülmüş ve ölülerin etrafına çeşitli formlarda kaplar bırakılmıştır. Tunçtan elbise iğneleri , toka , bilezik , yüzükler konulmuştur.
Oylumhöyük daha çok extramural bir mezarlık alanı olarak görülmektedir.
Küp mezarlar genel olarak doğu-batı yönlü olarak yerleştirilmiş , ağız kısmı doğuya bakmaktadır. Küplerin etrafı ya koruma yada belirleme amacıyla etrafı taşlar ile çevrelenmiştir.
Oda mezarlarda birden fazla gömü yapılmış ve birçok kere bu mezarlar kullanılmıştır. Tahrip edilen oda mezarların birinde yaklaşık olarak 120 adet kap bulunmuştur. Suriye tipi kapların , sivri dipli kadehler , meyvelikler bulunmuştur.
Bütün mezarlarda ölülerin yanında mutlaka yanına kap konulmuş. Buda Ölü gömme geleneğinde ziyafeti vurgulayan bir töreni vurgulamaktadır.
KARGAMIÞ: Suriye-Türkiye sınırına yakın bir yerleşmedir. Burada bulunan 21 adet küp mezar önceleri Kalkolitik olarak değerlendirilmiştir ama daha sonra yapılan araştırmalar ışığında bu mezarların E.T.Ç ölü gömme gelenekleri ile ilintili olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca yerleşim alanı içinde Taş sandık mezarlara rastlanılmıştır.
PULUR(SAKYOL): Elazığ-Malatya bölgesinde yer alır. Kazısı H.Z. Koşay tarafından 1968-71 yıllarında yapılmıştır.
Burada küp ve basit toprak mezarlar intramural şekilde yapıların tabanları altında bulunmuş.
HALÃL ÃBRAHÃM ÞAH : Yapıların içinde basit toprak ve küp mezarlar bulunmuştur.
PAÃNÃK ÖRENÃ: Küp mezarlar yapıların tabanları altında tespit edilmiştir.
NORÞUNTEPE: E.T.Ç katlarında yapıların içinde basit toprak mezarlar bulunmuştur.
ARSLANTEPE: Yerleşim alanı içinde geniş çukurlarda tekli yada ikili hoker tarzı gömülere rastlanılmıştır.
TEPECÃK : Yerleşim alanı içinde ınhumasyon türde sandık mezarlar bulunmuştur.
HASSEKHÖYÜK: Daha çok yerleşim alanı dışında , E.T.Ç tarihlenen küp ve sandık mezarlar bulunmuştur.
GRÃTÃLLE: Yerleşim alanı alanı içinde ,Basit toprak ve sandık mezarlar ortaya çıkarılmıştır.
LÃDARHÖYÜK: Ãntramural türde sandık mezar ortaya çıkarılmıştır.
SUYATAÃI: Þemsiyetepe yakınında , keban gölünün sularının çekildiği bir sırada rastlantı eseri bazı mezarlar ortaya çıkmıştır. M.Darga'nın burada yaptığı araştırmalarda sandık mezarlar tespit edilmiş ve mezarların içinde ETR kapları bulunmuştur.
KÖÞKERBABA: Malatya ilindedir. E.T.Ç ait ıntramural tarzda bir adet büyük bir pithos mezar bulunmuştur. Pithosun ağzı büyük bir sal taşı ile kapatılmıştır.
Bu höyükte E.T.Ç ait bir tapınakta yer almaktadır.
TÃTRÃÞHÖYÜK: Yerleşim alanı içinde sandık mezarlar bulunmuştur. E.T.Ç ait ve O.T.Ç ait oda mezarlarda bulunmuştur.
GÃRNEVAZ: Kazısı H.Erkanal tarafından yapılmıştır. E.T.Ç ait extramural bir mezarlık alanı bulunmuştur. Genelde inhumasyon türde taş ve sandık mezarlar yer almaktadır. Mezarların içinde çok miktarda ç.ç. ve süs eşyaları bulunmuştur. Burada kapların içinde tahıllar ele geçmiştir.
DOÃU ANADOLU O.T.Ç ÖLÜ GÖMME GELENEÃÃ
SUTAY: Ahlatın kuzeydoğusunda yer alır. Burada O.T.Ç ve G.T.Ç mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Burası 3 ayrı tepeden oluşur. Batıdaki tepe O.T.Ç ,doğudaki tepe G.T.Ç ve güneydeki tepe E.T.Ç'ye tarihlenir.
SULUÇAM: Doğu Beyazıt'da Nurettin köyü yakınlarında yer alır. Bu mezarlar konglemera şeklindeki toprağa oyularak yapılmıştır. Kuyu şeklinde açılan dromosdan ,oval bir kapı odası ile ana oda açılmıştır. Odalarda bir yada iki ölü konulmuş , II.bin boyalı kapları ve silah konulmuş dromosunun önü düzenli taşlar ile çevrilmiş ve dromosun önünde büyük baş hayvanlara ait kemikler bulunmuş. Dromosun kapısı düzgün plaka taş ile kapatılmıştır.
MALAZGÃRT-NURETTÃN KÖYÜ: Burda 3 adet yüksek kurgan tespit edilmiştir. Özellikle birinde köylüler kaçak kazı yapmışlar ve içinde boyalı kaplar bulunmuş.
SULUÇAM: Kurgan türü oda mezarlar bulunmuş. Burada da 2.bin boyalı ç.ç ele geçmiştir.
O.T.Ç mezarlarının çoğu inhumasyon türdedir. Ama yakarak gömü geleneğide artmaktadır. Yakarak gömünün görüldüğü yerler; Demircihöyük Sarıket , Troia , Beşikkoy , Karahöyük , Ilıca , Osmankayası , Bağlarbaşı kayasında ve Acemhöyük'te (çok sayıda 2.bine tarihlenen küp mezar bulunmuş) rastlanılmıştır.
Bu dönemde en çok extramural tarzda küp mezarlara rastlanılmaktadır. Basit toprak mezarlar ise yine yaygın bir biçimde kullanım görmektedir.
E.T.Ç ÖLÜ GÖMME GELENEKLERÃ
Tunç çağ mezarlarının Kalkolitik mezarlara göre sayıca çok arttığı gözlenmektedir. 78 adet E.T.Ç ait mezarlık alanı ortaya çıkarılmış. Bunun nedeni E.T.Ç ait yapılan kazıların , Kalkolitik dönem kazılarına göre daha fazla olması olabilir.
E.T.Ç çoğunlukla intramural gömüler vardır. 44 adet intramural mezarlık alanına karşın 34 adet extramural mezarlık alanı vardır.
E.T.Ç dikkati çeken bir başka özellikte iki yer dışında % 90 oranda ınhumasyon türde ölü gömme şekli kullanımıştır. Bu iki yerde ise (Troia , Gedikli ) yakarak gömme görülmüştür.
Küp mezarlar : Mezar tiplarinde ise Anadolu'da E.T.Ç halkının çoğunlukla küpleri tercih ettiğini anlamaktayız. Cesetler bu dönemde pithoslara gömülmüştür , bu da daha kalıcı ve orda yaşayan halkın barınma özelliklerine bağlı , nitelikli olarak pithoslara gömüldüğü düşünülmektedir. Ölü hediyeleri arasında günlük kapların yanı sıra ,özel törenler için kaplarda konulmuş. Cesetler küp içine hoker tarzda yerleştirilmiş ve ölü hediyesi bırakılmış. Küplerin genelde ağız'ı doğuya gelecek şekilde dipleri ise batıta bakar şekilde toprak içerisine hafif yatık biçimde gömülmüşlerdir. Küplerin ağzı plaka veya daha küçük taşlar ile kapatılmıştır. Bunun amacı mezar soygunlarını önlemek ve ölülerin içeriden çıkıp dünyaya dönmesini engellemek düşüncesi ile konulmuş olabilir. Küpler içinde özellikle bir kısmında ,birden fazla ölü gömülmesi, küplerin yerinin önüne konulan ve yüzeyden görülebilecek taş veya bir toprak yığını ile yerinin belirlendiği düşünülmektedir. Bazen bir pithos'da 6 adet iskelete bile rastlanılmıştır.
Oda mezarlar : Küp mezarlar yanında sandık mezarlarda kullanılmıştır. 30 ayrı merkezde sandık mezar geleneğine rastlanılmıştır. genel olarak Taş sandık mezarlar plaka taşlardan yapılmış ve üzeri düz sal taşları ile kapatılmıştır. Taş sandık mezarların benzerlerine bazen kerpiçten yapılmış şekliyle rastlanılmıştır. Taş sandık mezarlara genelde tek gömü yapılmıştır ancak ikili veya üçlü gömülerede rastlanılmaktadır.
Oda mezarlar genelde yaygın olmasada 9 ayrı merkezde tespit edilmiştir. Taştan örülen duvarların üstü ahşap ile örtülmüştür. En önemli olanı Alacahöyük'tür. Ölü gömme törenleri ile ilişkili olarak Alacahöyük Oda mezarları bize çok iyi bilgi vermektedir. Alacahöyük'te ölü gömme geleneği il ilgili bir tören düzenlendiği ve bıurada bir kurban törenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kurban edilen hayvanın eti dışarıda yenilmiş ve kalan kafatasları ve sırt kemikleri belli bir düzende mezara yerleştirilmiştir.
Ölü gömme geleneğinde , yemek ile ilgili Girnevaz'da da ele geçen kapların içindeki yemek atıklarından yola çıkılarak burada da bir ölü yemeğinden söz edilmektedir. Burada da kurban töreninden sonra bir takım yiyeceklerin mezara bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Gedikli'de bulunan mezarlarda ve çevresinde E.T.Ç ölü gömme geleneği konusunda ,Alacahöyükten sonra en önemli bilgi edindiğimiz merkezlerden birisidir. Gedikli'de hem kremasyon , hem inhumasyon mezarların yanında bir takım çukurlar ve bu çukurların içinde hayvan iskeletleri , fincan türünde kaplar ve pişmiş toprak figürinler ve eşyalardan oluşan bir buluntu grubu ortaya çıkarılmış. Bu çukurlardan Gedikli'de 5 adet tespit edilmiştir. Kazıcısı B. Alkım bunları kutsal hayvan mezarları veya adak çukurları olarak adlandırmış ama daha sonra bunların Dini Tören Çukurları olduğu anlaşılmıştır. Kurban hayvanları ayakları bağlanmış vaziyette , kafası kesilmiş tam bir vaziyette bulunmuş , yanına ters kapatılmış fincanlar konulmuş. Figürinler ve kaplar burada oldukça düzgün bir vaziyette ölü törenini gösterecek vaziyette bulunmuştur. Fincanların dışında bulunan kaplar kaba yapımlıdır. Çukurlarda düzenli ele geçen eserlerin buluntu şekli , olasılıkla Alacahöyük mezarlarında gördüğümüz ölü yemeği olayını temsil etmiş olmalıdır. Buda Anadolu'da ölü yemeğinin nedenli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Gedikli dışında bu tür buluntu çukurlarına , Karadeniz'in kuzeyinde kalan alanlarda rastlanmıştır. Andranova ve Yamna kültürlerinde yeraltı ve ölüm kültü ile ilişkili ritüellerin olduğu bilinmekte. Rusya'da yer alan Kuibyshev'de Sezzhee mezarlığında , hayvan kemikleri ,çömlekler , küçük heykelcikler , deniz kabukları buradaki kutsal hayvan çukurlarında ele geçmiştir.
Chelyabinsk'te Sintashta mezarlığında kurban edilmiş hayvanlara ait iskeletler bulunmuş. Bunlar çoğunlukla at iskeletleridir.
Odessa yakınında Usatavo mezarlığında kurganların çevresinde kurban çukurları tespit edilmiştir. Kurban çukurlarının içinde koyun kemiklerinin yanısıra kaplar ve figürinler bir kısmı dağınık olarak bulunmuştur.
Gruntovsky II mezarlığında 2 adet kurban çukuru tespit edilmiş. Bu çukurlarda çeşitli kaplar ve 4 adet kil figürin bulunmuş. Ayrıca burda çok miktarda insan kemikleride bulunmuş.
Tripolye-Cucuteni kültür topluluğuna ait mezar topluluklarında da bu tür gömü topluluklarına rastlanılmaktadır.
Nedeia'da ise küçük kurban çukurları saptanmıştır. Bu kurban çukurları Tripolye-Cucuteni B1 evresine tarihlenmiş. Ayrıca burda içi içe geçmiş çömlekler ve ağzı bir başka çanak ile kapatılmış kaplar bulunmuş. Nedeia'nın yayınını János Makkay yapmıştır.
Basit toprak mezarlar: 78 mezar içinde 33 basit toprak mezar vardır. Bunu salt bir fakir bir gömü tarzı olarak görmemek gerekir. Bu tür mezarlarda ölülerin yanında çok zengin çok zengin eserler bulunmuştur(Ãkiztepe , Horoztepe ).
Basit toprak mezarlarda genelde hoker tarzının benimsenmesine karşın ,Ãkiztepe'de dorsal şeklinde gömü tarzı kullanılmıştır.
E.T.Ç ölü gömme törenleri hakkında daha sonraki dönemlere ait olan Hitit metinlerinden daha detaylı olarak ip uçları vermektedir. Hitit dönemindeki bazı textlerde , ölü için yapılan bir takım kurban törenlerinden bahsedilmektedir. Bir metinde ekmeklerin bir altar üzerinde pişirildiği ve koyun kurban edildiği anlatılmaktadır. Birbaşka metinde fırında kurban edilip pişirilen kurbandan bahsedilmektedir. Boğazköy'den çıkartılan bir Hurrice metinde Salaşu ritüelinde bir kurban çukuruna bağlı bir dinsel anlatım söz konusudur. Ayrıca tanrı Nerik'i sakinleştirmek için kurban törenlerine ait kurban çukurlarından bahsedilmektedir. Hattuşa'daki bir ritüel tasvirinde 9 adet kurban çukurundan bahsedilmektedir. Kuş , Koyun , ekmek , küçük heykelcikler bırakıldığı anlatılmıştır. Bir başka metinde Katapa şeklinde söylenen bir kült yerinde kral ve kraliçenin yaşamını sürdürmesi için bir çukur açıldığı anlatılmış.
Malli ritüelinde 3 erkek 2 kadın figürini , kaplar , hayvan figürleri , 2 küçük kapak , 3 küçük kap , çukurun içine bırakıldığı anlatılmış. Ãnsan betimlemeleri , kötü tılsımlı kişileri temsil ediyormuş. Bir kadın yüzeyini sıvayarak düzleştirmiş ve hayvan buraya kurban edilmiş. Mantalliya törenlerinde öldürülen insanların ruhlarını yatıştıran küçük heykelciklerin yapılmasını anlatan bir anlatım söz konusu.
Hitit metinlerinde kötülüklerden korunmak bereket yada ölüler için çeşitli kurbanların yapıldığı kültler söz konusu.
ORTA ve GEÇ TUNÇ ÇAÃDA ÖLÜ GÖMME GELENEKLERÃ
Bu dönemde ölü gömme geleneği E.T.Ç'dan büyük bir farklılık göstermez. Yaygın mezar türleri yine basit toprak , taş sandık ve küp mezarlardır.
TROÃA : Bu dönemde Troia'da aşağı şehirde O.T.Ç ait bir mezarlık alanı bulunmuştur. Bu mezarlık W.Dörpfeld tarafından ilk olarak tespit edilmiş ve Troia VIh evresine tarihlendirilmiştir. Mezarlıkta yapılan kazılarda bir krematoryum tespit edilmiştir.
BEÞÃKKOYU: 12 ve 13 yy tarihlenen toplam 100 mezar ortaya çıkarılmış. Bu mezarların çoğu küp mezardır. Ayrıca 2 yuvarlak taş sandık mezar ve bir taş sandık mezarda bulunmuştur. Burda doğu mezarı olarak adlandırılan bir mezar , megaron tipli bina şeklinde yapılmış ve bu mezarın hemen girişine büyükçe bir pithos içinde mezar gömüsünün yapıldığı tespit edilmiştir. Odanın içinde ise kremasyon gömüler ortaya çıkarılmış.
DEMİRCİHÖYÜK SARIKET: Burda küp mezar , taş sandık mezar ve basit toprak mezarlar tespit edilmiştir. Mezarlık hemen hemen E.T.Ç mezarlığının üstünde tespit edilmiş ve yüzeye çok yakın olduğu için tahrip olmuştur.
KARATAŞ SEMAHÖYÜK: Burada da O.T.Ç bazı mezarlar bulunmuştur.
BABADAĞI : Karataş Semahöyüğün hemen kuzeybatısında yer alır. Burada inhumasyon türde küp mezarlar ele geçmiştir.
PANAZTEPE: Burada I ve II nolu mezarlık alanında Tolos , Pithos , taş sandık , çömlek ve kompozit mezarlara rastlanılmıştır. Çoğunlukla hoker tarzda gömülmüşler ve bazı mezarlarda yarıyarıya yakılmış insan kemiklerine rastlanılmıştır. Ölü hediyesi olarak miken kaplar , tunç silahlar ve takılar ele geçmiştir.
Tolos mezar: Çoğunlukla dromoslu olarak yapılır. Oda mezar türünde inşaa edilmelerine karşın mezarın üzeri kubbe şeklinde bir planla kapatılmıştır. Bunlar Ampul , Basit daire , daire şeklindedir.
KÜLTEPE : Basit toprak , pithos ve sandık mezarlar bulunmuş. Ãntramural bir gömü tarzına sahiptir. Çok sayıda ölü hediyesi olarak kaplar bulunmuştur. Kültepe'de küp mezar uygulaması bu dönemde , E.T.Ç 'da olduğu gibi O.T.Ç'da kullanıldığını gösterir. Belkide bu en kolay malzemenin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Taş Sandık mezar yapma geleneği Ãç Anadolu'da Ilıca ve Gordion'da görülmüştür
Orta Tunç Çağda Küp mezarların olduğu yerler : Alacahöyük , Karahöyük , Acemhöyük , Gordion , Boğazköy , Ferzant/Büten (Alacahöyük yakınında) , Uluçayır (Eskişehir) , Kazankaya , Köşkerbaba (Malatya'da yer alır burada O.T.Ç ait tek bir küp mezar tespit edilmiş. Ağzı bir çanak parçası ile kapatılmıştır. Hamuru açık kahverengidir , kahverengi astar , mavi ve kırmızı ile bezenmiştir.
Orta Tunç Çağda basit toprak mezarların görüldüğü yerler: Alişar , Kazankaya , Alacahöyük , Gordion , Ilıca , Osmankayası , Karaoğlan , Polatlı , Boğazköy , Gedikli , Tilmenhöyük , Kazane(Þanlıurfa) ve Girnevaz'da görülür.
Orta Tunç Çağda Oda mezarlar: Anadolu'da bu dönemde çok az sayıda rastlanılmıştır. Daha çok Ãç ve Doğu Anadolu bölgesinde görülmüştür. Bu mezarlara O.T.Ç 'da ;Gavurkale(Ankara yakınında) , Tünp (Yazılıhöyüğü ,Gaziantep'in 25 km güneydoğusunda)
DEMİRÇAĞ'DA ANADOLU'DA ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ
Anadolu'da Demir çağın başlangıcı m.ö 1190 yıllında gerçekleşen Deniz Kavimleri Olayı ile başlatılmaktadır. Bu dönemde (m.ö 1200-900) Anadolu'da karanlık bir dönem yaşanmaktadır. Artık bu dönem ile Anadolu'da bir Miken kültürü etkisinden söz edilebilir. Ancak Orta Anadolu'da bir kültür kopukluğu ve yerleşmelerin azalması söz konusudur
Doğu Anadolu'da Erken Demir Çağ'da herhangi bir yazılı belge ele geçmemesine karşın burada Oda , Taş sandık ve Kuyu mezar türünde , ınhumasyon yada kremasyon türde gömülerin yapıldığı tespit edilmiştir. Bu dönemde Doğu Anadolu'da Extramural bir gömü tarzı yaygındır. Mezarların çoğunluğu toprak altına inşaa edilen oda , kuyu ,taş sandık türündedir. Basit toprak mezarlara bu dönemde Doğu Anadolu'da hiç rastlanmamıştır. Demir Çağ'da bu bölgede sadece Ãran'da yer alan Dinkhatepe ve Geoytepe'de rastlanılmıştır.
Erken Demir Çağ'a ait Doğu Anadolu'da şu merkezlerde mezarlar tespit edilmiştir;
Dilkaya(Höyüğün 200 m kuzeyindeki bir alanda)
Karagündüz
Kertenkelekayalığı(Doğu Beyazıt)
Ernis-Evditepe
Alacahan
Gavurkale
Budak
Konakbey
Ağaçlı
Alnıak(Çavuştepe yakınında)
Oda mezarlar: Çoğunlukla tek odalı olarak toprağın altına inşaa edilmişlerdir. 1985 yılında Dilkaya mezzarlık alanında , kuyu şeklinde bir girişi olan dromoslu bir oda mezar bulunmuştur. Mezar odası tamamen taştan yapılmıştır. Mezarın içinde bir adet hoker tarzda iskelet ve bol miktarda çanak çömlek bulunmuştur. Oda mezarların ölçüleri 4 X 1.5 ile 1 X 2 m. arasında değişmektedir. Çatısı ise sözde kemer tekniği denilen taşların her seferinde birkez daha içeri çekilmesi sistemi ile mezarın üstü kapatılmıştır. Çok azda olsada bazı yerlerde çatının enlemesine veya uzunlamasına yerleştirilen sal taşları ile örtüldüğü mezarlarda saptanmıştır.
Bu tür mezarlara Ur , Nippur , Mari , Kiş , Til Barsip , Tell Ahmar ve Ugarit'te kerpiçten yapılan benzerlerine Geç Tunç Çağına ait katlarda rastlanılmıştır. Kültepe Kaniş Karumunda bu tür mezarlara taş temel üzerine kerpiçten yapılmış benzerlerine rastlanmıştır. Ayrıca Luristan'da da sözde kemerli ve dromoslu girişi olan mezarlara rastlanılmıştır.
Dilkaya'da 1986 yılında bulunan oda mezar ise biraz daha küçüktür. Bu mezarın üzerinin sal taşları ile kapatıldığı saptanmıştır. Ele geçn buluntular Erken Demir çağa tarihlendirilmiş çanak çömlektir.
Karagündüz yakınlarında Erçek gölünün kuzeydoğusunda 1992 yılında yapılan kazılarda 10 adet oda mezarlar bulunmuştur. Bu mezarların yakınında da kurgan mezarların varlığı tespit edilmiştir. K1 ve K2 mezarları ilk kazılan mezarlardır. K1 mezarı daha büyüktür ve burada 30' a yakın iskelet kapı tarafına doğru yığılmış bir vaziyette ele geçmiştir. Ayrıca bu mezarda bir adet niş bulunmuştur. Tamamiyle taştan , sözde kemer tekniği ile kuyu şeklinde dromoslu girişi yapılmıştır.
Genelde Dromoslar her zaman dar kenara yapılır. Dromoslar hiçbir zaman duvarın ortasına yapılmaz daima bir kenara daha yakın olarak yapılır.
Bulunan süs eşyaları ve aletlerin demirden yapıldığı tespit edilmiştir. Azda olsa tunçtan yapılmış eserlere de rastlanılmıştır. Ölü hediyesi olan kapların içinde kavurma sunulduğu tespit edilmiştir.
Karagündüz mezarları 10 yy tarihlendirilmektedir.
Gavurkale'de 5 adet mezar kazılmıştır.
Konakbeyi I nolu mezarda doğu batı doğrultusundadır ve bir adet nişe sahiptir. II nolu mezar daha büyük boyludur.
Kuyu mezarlar: Kuyu şeklinde oval olarak taştan inşaa edilmiş , yukarıdan girişi olan mezarlardır. Giyimli-Çavuştepe yakınında Anzak'ta , Ağaçlı'da ve Alnıak'ta bu tip mezarlara rastlanılmıştır.
Kremasyon gömüler: Erken Demir Çağda kremasyon gömülerede rastlanılmaktadır. Dilkaya'da bir duvar ile çevrili özel olarak hazırlanmış bir alanda iki adet taş sandık mezar içinde kremasyon türde çocuk mezarları tespit edilmiştir.
Ernis Evditepe II ve V nolu mezarlarda 100 kadar kremasyon türde mezarlara rastlanılmıştır.
Karagündüz V ve VIII nolu mezarlarda kremasyon izleri tespit edilmiştir.
Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan Ani'de taş sandık mezar türünde mezarlar bulunmuş , ama herhangi bir iskelet izine rastlanılmamış. Burada bulunan yanmış kaplardan kaynaklanarak burada bir kremasyon gömü geleneğinin uygulandığı düşünülmektedir.
Ölü Gömme Törenleri
Dilkaya'da kutsal bir alan yaratılmıştır. Taş sandık üç mezarın yer aldığı ve tabanı sal taşalrı ile döşeli bir alandır. Burasının üzerinin açık olduğu ve cesetlrin kokmaması için burada yakıldığı düşünülmektedir. Mezarların hemen yanında kerpiçten bir ocak bulunmuştur. Burada bir ölü yemeği olayının gerçekleştiği düşünülmektedir. Karagündüz'de de mezarların yanında ocak bulunması ölü gömme geleneği ile ilintilidir. Bu tür mezarlara Geoytepe , Hasanlu ve Dinkhatepe'de rastlanılmaktadır.
Bu taş sandık mezarların Dilkaya'da oda mezarlardan daha önce yapıldıkları tespit edilmiştir.
Doğu Anadolu'da Orta ve Geç Demir Çağda ölü gömme geleneği
Doğu Anadolu bölgesinde bu dönemde Urartu egemenliği hakimdir. Üçtepe'de (Diyarbakır) bu döneme ait olan yeni Assur katında basit toprak bir mezar bulunmuştur.
Bu dönemde yaygın olarak ınhumasyon ve kremasyon gömüler kullanılmıştır. Mezar türleri açısından basit toprak mezarlar , Taş sandık , küp ve özellikle oda mezarlar yaygındır. Oda mezarlar iki tür olarak 1- Anakayaya yapılan 2-Taştan yerin altına inşaa edilenler.
Taş sandık , oda ve küp mezarlarda genellikle bu dönemde kremasyon türde gömülere rastlanılmıştır. Inhumasyon türdeki basit toprak mezarların Doğu Anadolu için çok sayıda olmadığını biliyoruz. Bu tür mezarların hemen hemen hepsinde ölüler hoker tarzda yatırılmış ve çeşitli kaplar konulmuştur. Gömü eğer kadın ise çeşitli süs eşyaları konulmuştur.
Bu dönemin genel özelliği olarak daha çok extramural tarzda bir ölü gömme geleneği benimsenmiştir. Ama nadir da olsa VanKalesi höyükte olduğu gibi intramural gömü tarzınada rastlanılmaktadır. Bu dönemde mezarlar daha çok kayaların içine oyulan herkezin görebileceği , anıtsal nitelikli mezarlardır.
Taştan inşaa edilen mezarlarda izalosyon'a son derece önem verilmiştir.
Giyimli: Burada basit toprak ,hoker tarzda bir gömü bulunmuştur.
Dilkaya: Dilkaya mezarlık alanında 10 adet Orta Demir Çağ'a ait basit toprak mezarlar ele geçmiştir. Erken Demir Çağ'da ise oda ve sandık mezarların burada kullanıldığı tespit edilmiştir.
Ayanis: Ayanis kalesinin batısında 2 adet basit toprak hoker tarzda biri kadın olan gömü bulunmuştur. Kafalarının yanında çeşitli kaplar bulunmuştur.
Liç: Van gölünün kıyısındaki Patnos yakınında büyük bir mezarlık alanıdır. Burada yer alan 3 nolu alanda basit toprak mezarlar ele geçmiştir. Ãskeletlerin yanında bir tabak , kaplar ve bele sarılmış vaziyette bir Urartu kemeri bulunmuştur.
Bu dönemde Taş sandık mezarlar fazla değildir. Dilkaya'da çift gömünün yer aldığı bir taş sandık mezar ortaya çıkarılmıştır.
Bu dönemde yaygın olarak oda mezarlar kullanılmaktadır.
Taştan inşaa edilen oda mezarlar: Bu mezarlar herzaman toprağın altına inşaa edilirler ve genelikle kuyu şeklinde bir girişi olan dromos ile mezar odasına ulaşılır. Çoğunlukla tek odalı inşaa edilmişlerdir.
Taş sandık mezarlar:
Tanıktepe: Doğu Beyazıt yakınlarında yer alır. Burada bulunan mezar odasında uçları kapalı bazı girişler bulunmuş ve bunların başka odalara açıldığı düşünülmektedir.
Erciş: Van gölünün kuzeydoğusundadır. Kuyu şeklinde girişi olan , dromoslu , taştan yapılmış oda mezardır. Dromosunda bir hava deliği mevcuttur. Urartu döneminde daha çok iç odanın hava alabilmesi için dromos boyunca bir delik bırakılmıştır.
Liç: I nolu mezarı taştan yapılmış oda mezardır. Kuyu şeklinde girişi ve dromosu vardır. Mezar odasının içinde nişler bulunmuştur. Tüm Urartu mezarlarında görülen bir özellikl olarak aynı mezara hem kremasyon hemde ınhumasyon türde gömü yapılması burada da görülür.
Altıntepe: Erzincan yakınlarında bir Urartu yerleşim alanıdır. Burda taştan sözde kemer tekniğinde inşaa edilmiş 3 adet oda mezar bulunmuştur. 2 nolu mezar tek odalı olmasına karşın diğer mezarlar çok odalıdır. Mezarların tümünde nişler bulunmuştur ve nişlerin içinde kremasyona ait urneler bulunmuştur. 3 nolu mezarın dromos kısmı bulunamamıştır.
Küp mezarlar:
Bu dönemde küp mezarlar son derece az kullanım görmüştür. Daha çok Demir Çağın geç dönemlerinde kullanım görmüştür, erken Demir çağda hiç kullanım görmemiştir. Küp mezarlar daha çok kremasyonlarda tercih edilmiştir. Küplerin ağızı ya bir kap parçası ile yada başka bir küp ile kapatılmıştır.
Van Kalesi höyüğünde ıntramural tarzda bir adet küp mezar ele geçmiştir.
Değirmentepe'de iç içe geçirilmiş 3 adet küpün içine yatırılmış bir küp mezar ve başka küp mezarlar bulunmuştur.
Erzurum Çat civarında Suçatında küp mezarlara rastlanılmıştır.
Norşuntepe'de bazı küp mezarlara rastlanılmıştır.
Van civarında Adilcevaz yakınında Harmantepe mezarlığında küp mezarlar bulunmuştur.
Anakaya Oyulan Oda mezarlar:
Tek veya çok odalı olarak inşaa edilmişlerdir. Bu tür mezarlarda amaç mezarı gizlemek ve herkese kutsal bir mekan göstermek amacı ile yapılmışlardır. Çoğunlukla kayaların en güzel görünen noktalarına anıtsal bir nitelikle kayanın oyulması ile yapılmışlardır. Bu özellik tamamiyle Urartu sanatı ile özdeşleştirilmiştir. Oda mezarlarda ölüler daha çok yapılan sekiler üzerine konulmuşlardır yada pişmiş toprak , taştan veya bronzdan lahitler üzerine inhumasyan türde konulmuşlardır.
Mirek(Ermişler) mezarlığı: Van Gölünün kuzeyindedir.
Alyar: Van gölünün kuzeyinde Patnos yakınlarındadır. Buradaki mezarlarda seki ve nişler tespit edilmiştir.
Elazığ - Malatya bölgesinde yer alan Hacıselli ve Kürdemlik'te bu tip mezarlar tespit edilmiştir.
Tanrıvermiş I mezarlığında olasılıkla ölü yerleştirildiği bir tekne var ve isklet iki kişiye aittir. Tanrıvetmiş II ve III nolu mezarlarda ölünün yerleştirldiği bazı sekiler tespit edilmiş.
Adilcevaz HI mezarı toprağın altındaki ana kayaya oyularak yapılmıştır. Kuyu şeklinde dromosu vardır. Dromos'a merdiven şeklinde yapılmış giriş ile girilmektedir. Mezar odasındaki nişlerin birinde urne ele geçmiştir. Burada ayrıca ınhumasyon türde gömülerede rastlanılmıştır.
Dedeli II mezarlığı: Van gölünün kuzeyinde Patnso yakınlarında yer alır. Kuyu şeklinde merdivenli bir girişi vardır. Mezar odası kemerli şekilde tamamen kayaya oyulmuştur.
Yukarıgöçmez: Yerin altına ana kayaya oyulmuş bir mezardır. Dromoslu ve sözde kemer tekniğinde yapılmıştır. Burada tamamiyle mezarı gizleme unsuru vardır.
Kalecik: Van kalesi yakınındadır. Oda mezar içinde pişmiş topraktan lahit parçaları bulunmuştur.
Mazgirt: Kayaya çok odalı olarak inşaa edilmişlerdir. Dromosu yoktur.
Marifet köyü Keşiş mağarası: Erzurum yakınlarındadır. Dromossuz olarak inşaa edilmişlerdir.
Palu: Elazığ yakınlarında Palu kalesi kayalıklarında yer alır. Burada üç odası olan bir mezarlar grubu yer alır.
Kadembastı: Van-Edremit yakınında yer alır. Kabaca yapılmış iki odalı bir mezardır.
Umudumtepe: Erzurum yakınında bir Urartu kalesi üstündedir. Ãki odalı olarak inşaa edilmişlerdir. Mezarlar adeta kutsal bir alan gibi pencereler ile aydınlatılmıştır.
Doğu Beyazıt mezarı: Ağrı yakınlarındadır. Mezarın giriş kapısında iki adet kabartma tanrı figürünü yer alır.
Van Kalesinde ana kayaya oyulan mezarlar daha çok tapınak şeklinde inşaa edilmiştir. Mezarın doğu odalarında basamaklı girişi var. Çok odalı şekilde inşaa edilen Van kalesideki mezarlar simetriktir. Tüm odalar büyükçe bir salona bakar. Bu açık alanda belkide rahipler tören yapıyor olmalı idi. Bu alanda sekiler var ve anakayaya oyulmuş çıkmalar var. Bu özellikler Assur etkisini yansıtmaktadır.
Van kalesinde Kurucular ve Neft kuyu mezarlarında iki yan oda bir arka oda yer alır. Bu mezarlar kemerli olarak inşaa edilmişlerdir. Neft kuyu mezarında bir adet platform yer alır. Kurucular mezarında girişin tam karşısında oda görülmektedir. Bu odada ölünün konduğu platform görülüyor.
Küçük Horhor kayalığında ana odanın çevresinde bazı odalar topluluğu yer alır.
Kremasyon yapılan mezarlar:
Kremasyon Urartu'da oldukça yaygın olarak kullanılan bir gelenektir daha çok halk tarafından kullanım görmüştür. Taş sandık ve oda mezarlarda urneler içine konularak kremasyon türde gömü yapılmıştır.
En belli başlı kremasyon mezarlık alanı bu dönemde Iğdır mezarlığıdır. Burada yoğun şekilde kremasyon örneklere rastlanılmıştır.
Dilkaya mezarlık alanında Urartu dönemine ait bol miktarda kremasyon gömülere rastlanılmıştır. Urnelerin üzerine genellikle delikler yapılmıştır. Ölünün urnenin içine sığmayan kişisel eşyası (kemer gibi) hemen urnenin yanına bırakılmıştır.
Liç'te taşla çevresi çevrilmiş küp mezarlar içinde kremasyona ait izler tespit edilmiştir.
Van kalesinde yer alan büyük kaya mezarlarda bir platformdan merdivenlerle ulaşılabilen bir odanın içinde 3 yüzünde yer alan nişlere oyularak yapılmış ve günümüze korunarak gelebimiş çok miktarda urne tespit edilmiştir.
Þirinli kale mezarı: Erzurum yakınında Van kalesine benzer bir biçimde nişler içine yerleştirilmiş urneler bulunmuştur.
Büyük Horhor (Argişti) mezarı: Beş yan odadan oluşan duvarı teker teker oyulmuş nişler içine koyulmuş urneler yer alır. Burada ayrıca ınhumasyon türde gömülerde tespit edilmiştir.
Çelikli: Ãki odasında kremasyon bir odasında ise ınhumasyon gömü uygulanmıştır.
Palu kalesindeki mezarda kremasyon amaçlı nişler tespit edilmiştir.
Atabindi: Erzurum yakınlarında en büyük kremasyon amaçlı mezarlık alanıdır. Kemerli nişler tavanın üst kısmına ulaşılması güç bir yere yapılmışlardır.
Urartu'da Ölü Gömme Geleneği
Önce ölü bir araba içinde , tören ile mezarlık alanına getirilir. Ölü yakılacaksa mezarlığın hemen yakınında odun+tezek ile yakılır. Yakıldıktan sonra bir sıvı ile söndürülüp , kalan kemikler toplanır. Uzun kemikler taşlar ile kırılarak urnenin içine yerleştirilir. Urnenin ağzı bir başka kap ile kapatılır.
Innumasyon gömü tarzında ise ölü çeşitli törenlerden sonra mezara konulur.
libasyon daha çok şarap , su , bira ve kan ile yapılmaktadır. Kurban olayında ölü gömülmeden önce , ölü ve tanrılar için kurban töreni düzenlenir. Kurban kanı libasyon yapılır. Eti ise ölü yemeği ile sunulur. Ölü yemeği olayı Urartu döneminde oldukça önem kazanmış bir hadisedir. Özellikle Orta Demir Çağda oldukça lüksleşmiş bir gelenek halini almıştır. Özellikle oda mezarlarda ölüler üzerinde masa ve sandalyelerin oluşturduğu sehpa üzerine yemekler ve içecekler konuluyor. Mobilya parçaları ve kaplar bunu destekliyor.
ÖlünüN getirilmesine ilişkin Toprakkalede bir mühür ele geçiyor , önünde hayvan başı ve önünde ,arkasında insanlar yer alan sahneler var.
Greko-Pers sanatında görülen arabalı ölü törenleri sahneleri birer örnek oluştururlar.
Köseresul I ve II kabartmaları
Elyaf stelleri
Adda stelleri de Urartu ölü gömme törenine birer örnek teşkil eder. Buralarda Ölü lahdi taşıyan arabalı sahneler betimlenmiştir.
Urartu'da Toprakkale mühürleri üzerinde rastlanan sahnelerde önemlidir.
Altıntepe'de in-situ vaziyette lahitlerin yanında sehpalar bulunmuş.
Küp mezarlar daha çok Urartu'da 7 yy ikinci yarısında kullanılmıştır.
KUMTEPE:
Troia antik kentinin kurulduğu Hisarlık tepenin 5 km kuzeyinde yer alır. 1934 yılında ilk kez kazılmış. 1989 yılında tekrar yeniden çalışmalara başlanmıştır. 1934 yılı çalışmalarında 4 iskelet bulunmuştur. Bu iskeletler daha çok Kumtepe I. Kültür katına ait olduğu düşünülmüştür. 4 iskeletin 3'ü basit toprak mezar şeklindedir. 1. iskelet hoker tarzındadır ve ölü hediyesi bulunmuştur, 2. iskelet tahrip olmuş, 3. iskelet sırt üstü yatırılarak gömülmüş, 4. iskelet anakaya üzerine açılan bir oyuğa gömülmüştür.
HANAYTEPE:
Hisarlık tepenin güneydoğusunda yer alır. 1857 yılında Heinrich Schliemann başkanlığında F.Calvert tarafından kazısı yapılmış. 1878-79 yıllarında çalışılmış III. yapı katında tespit edilen bu yerleşmede , evlerin tabanları altında anakaya üzerinde gömülere rastlanmış. Intramural bir mezarlıktır. Hoker tarzda hem yetişkin hem çocuk mezarlar vardır. Y adı verilen iki tane kerpiç sandık mezar çıkarılmış, biri bebek biri çocuğa aittir. Üstü kerpiç bloklarla örtülmüştür.
DORAK MEZARLIĞI:
Apollon (Ulubat) gölünün kıyısında yer alır. J.Mellaart'ın bir tren yolculuğu sırasında bir köylü kızın kolunda gördüğü bileziğin E.T.Ç ürünü olduğunu farketmiştir. Köylü kızdan aldığı bilgilerde bu bileziğin Ulubat gölü kıyısında bir mezardan bulduğunu öğrenmiştir . Burda E.T.Ç II dönemine ait iki taş sandık mezar bulunmuş. 3.10 X 2.00 ile 1.80 X 0.83 m boyutlarında iki mezardır. Büyük olanında iki gömü , küçük olanında tek gömü yer alır. Her iki mezarın üstü plaka taşlarla örtülmüştür. Büyük mezarda iki iskelet biri diğerinin sırtına bakar vaziyettedir. Bunların biri kadın diğeri erkektir. Ãki iskelet bir hasır üzerine yatırılmıştır.
Bu mezarların buluna çeşitli zengin süs eşyalarından kaynaklanarak yerel bir kral ve kraliçeye ait olduğu düşünülmüş.
ÜZÜM İŞARETİ

1-Üzüm elmas, mücevher ve değerli taşları simgeler. Kral ve Kraliçe mezarı anlamında da kullanılır.
2-Hitit Bizans ve daha eski kültürlere aittir. Üzüm salkımı zenginliği işaret eder. Bu işaretler tahrip edilmemeli. Yakınlarda zengin veya önemli bir insanın mezarı bulunmaktadır. Üzüm salkımında her üzümün bir altını işaret ettiği veya bir adım işaret ettiği söylensede çok kayda değer bir görüş değildir.
Aşagıda Elinde üzüm saklımı olan bereket tanrısı diğer hitit kralı

Kral ve bereket tanrısının figürü aynı kayada kayanın hemen dibinde kral mezarı

Üzüm:Anıtsal yapıların ve kutsanmış insanların mezarlarında kullanıldığına göre oldukça fazla miktarda ve değerli hazineyi işaret ediyor.öyle her yerde karşımıza çıkabilecek alelade bir sembol değildir...
ÜÇGEN İŞARETİ
üçgen işareti:
1-Üçgen işareti malın kapalı bir mekanda olguğunu anlatır. Zor bir gömüdür. Eğer üçgenin dar olan bir açısı varsa onun istikametinde araştırma yapılır. Değilse çevrede farklı yapılar aranmalı veya yardımcı işaretlere başvurulmalıdır..
2-küçük üçgenlerin bulunduğu kayada üçgenin 50 cm çapı çok iyi incelenir horasanlı bölge varmı bakılır var ise orda hediyesi mevcuttur.bu çözülmüş bir işarettir.
3-üçgen işareti geçmiş uygarlıklarda üçgenin kendiside giriş kapısı olarak kullanılmıştır.aşagıdaki resimde bunun örneği mevcuttur.
4-aşağıdaki resimdeki üçgen 2 şekilde incelenmelidir.
a-)üçgenin içine su doldurulur.kanaldan giden suyun toprak ile birleştiği yerde üçgenin derinliği kadar aşağıda lahit veya oda bulunması mümkündür.
b-)Bir üçgen mevcut bu üçgende kanal var kanal boyu ölçülür ölçülen her cm 1 adıma çevrilerek kanal istikametine gidilir.üçgenin derinliği kadar çıkan cm yine 1 adım olarak aşağıda kapalı bir oda veya lahit bulunması mümkündür.
Üçgen bir giriş açılmış örneği;
Aşağıdaki resim üçgen ve ortasında küçük bir oyma üçgenin sivri ucunun gösterdiği tarafta 20 adım mesafede ufak taş yığma altında tek mezar çözülmüş işarettir.
aşağıdaki resimde ise üçgenin 50 cm yanında horasanla kapatılmış hediyesi bulunarak alınmıştır.
METAN GAZI
Metan gazını kısaca tanıyalım:CH4 kimyasal formulü olan ve türevleri var ,etan ,propan vs .Organik bir gazdır bataklık gazı da denilebilir.Organik Atıkların bozuşması sonucu da oluşabilir ,Çöplüklerde vs.
Metan Gazı Zehirli Değildir !
Havadaki oksijen oranı normal şartlarda % 20 Dir. Metan gazının yüksek konsantrasyonlarında havadaki oksijenle yer değiştirdiğinden oksijen oranı %12 ve altına düşer.BU BOĞUCU bir özellik gösterir .Yani Defineci arkadaşların ölümü
boğulma sonucu olmuştur.
Burda Dikkat Edilecek Husus Şudur: Oksijen azalmaya başladığında bizde birtakım
arızalar başgösterir.Baş ağrısı,Sık nefes alıp verme ,Hemen açık havaya çıkmamız
lazım İşe uyanamazsak yığılıp kalırız ve ölüm kaçınılmaz olur.
Metan gazı havadan hafif olup yanıcı belli oranlarda patlayıcı dır (grizu)
Zonguldakta kömür ocaklarında eskiden gaz dedektörleri olmadığı zaman kafes kuşlarından faydalanılırdı kuş kafesi göğüs hizasında asılır ve kuşa birşey olursa galeri terkedilirdi .bu hayvanlar gaza karşı bizden daha duyarlı.
TÜMÜLÜS TEHLİKE
Tümülüs yapılarda beklenen tehlikelerin başında zehirlenme olayı gelir. Mezar odası o kadar sağlam ki içeride yanan metal, çürüyen cesette ait gazlar kendiliğinden temizlenmez ve oda içinde kalır. Açarken buna dikkat edilmediği zaman ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikelidir.Oda açılırken mutlaka kazla karşılaşılacağı unutulmamalı, az maskesi kullanılmalı az bir aralık açılınca hemen o alanda hızlıca uzaklaşalı, ani heyecan ölüm getirir. Odada birken gaz çeşitli yöntemlerle temizlenebilir. nasıl bir yöntem kullanırsanız kullanınız gaz maskesi plastik eldivensiz olmadan mezar odasında objeler toplanmamalıdır.
Frig Tümülüslerinde su tuzakları vardır yamaç yüzeyine inşa edilen Tümülüslerden buna dikkat edilmeli, ölüm getirmez ancak çalışmayı durdurur.Su gözü çıkma ihtimaline karşı bir çok yöntem kullanılır. Bunlardan biri kazı tümülüs'ün boyuna göre dik yapılmalı.
Tümülüslerdeki objeler mutlaka ve mutlaka plastik eldiven kullanılarak toplanmalı, aksi halde zamanla tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yol açmaktadır.
Tümülüslerde açılan tünelin çökme tehlikesine karın, şu tedbirler uygulanmalıdır. tünel açılacaksa çökme tehlikesini aza indirmek üzere taban geniş tavan tabana göre dar olmalı örneğin: temel 2 metre ise tavanı 1.5 metre olmalı yüksekliği bir insanın içinde rahat edebilecek kadar geniş olmalı gerektiğinde ağaç dayamalar kullanılmalıdır.
anlattıklarım yasal yönden yapılan kazı çalışması içindir.
TUZAK ÇEŞİTLERİ
tuzak çeşitleri:Ölüm tuzağı yorumlaması ile ilgili bir konu daha, asla bulunmuş tuzaklar ile ilgili bilgiyi saklamamalıyız ve tüm ayrıntıları ile onları diğer arkadaşlar ile paylaşmalıyız. Gerçek yorumlar ile tuzakların ayrıntılarının aktarılması önemlidir. Onların nasıl yapıldığı ve nasıl bertaraf edileceği konusunda tüm arkadaşları haberdar etmeliyiz.
2001 ocak-şubat Bir Altın Arayıcıları Magazininde Meksika da bulunmuş 300 yıllık ve hala aktif olan bir Ölüm Tuzağının fotoğrafı yayınlanmıştı. Konuya devam ettiğiniz de yayınlanmış bu tuzağın kontrüksiyonuna benzer bazı tuzak sekillerini ve bu tuzakların nasıl çalıştığını göreceksiniz...
Birinci şekil ölüm tuzağı bulunan tünelin önden görünüşüdür. Bu tür tünel girişlerinde daha önce bahsettiğim yukarıyı gösteren semboller olabilir. Genelde tuzak doğrudan kapıya bağlıdır ve kapı kırıldığında yandaki kilit görevi gören bağlantılar yerinden çıkar, ve bu tünele ait ikinci şekilden de daha iyi anlaşılacağı gibi üstteki kaya ve hemen peşinden yığılı kum tünel girişini ve üzerinizi kapatır...
1-KUM DESTEĞİ İLE ÇALIŞAN TUZAK
Bu tuzak kum bloğunun dikey duran büyük kayanın altına sıkıştırılması ile oluşur. Bu tip tuzaklarda karşıdaki kayanın bir tuzak olduğu anlaşılmaz, sanki önlerinde bir kapak veyahut bir sandık,kutu varmış gibidir. Bu kutunun önündeki kol çevrildiğinde sandığın arkasında açılan boşluktan kum aşağıdaki boşluğa dolar ve altının boş kalmasıyla kaya öne doğru yuvarlanır. Bu tuzaktaki kaya tünel duvar ve tavanlarına benzetilmiştir. Böyle bir sandık bulduğunuzda onu öylece bırakırmısınız yoksa içinde ne var diye içine bakarmısınız ? Elbetteki bir çok arayıcı heyecan ile önce içine bakar.
Yapmanız gereken ilk şey önce onun resmini çekmek olsun. Ve bunun bir tuzak olup olmayacağı ile ilgili kutunun alınması konusunda düşünülebilecek şeyler :
1.Kutunun içinde ne olduğunu anlamak için açmalı mıyız ?
2.Hazine sahipleri hazineyi böyle bir duvarın dibine sabitledikleri sandığa koyarlar mı ?
3.Bulduğumuz tuzak olduğunu anladığımız bu sandığı (kutuyu) öylece bırakmalı mıyız ? İleriki bir tarihte ölüm tuzakları hakkında bilgisi olmayan başka birisi bu tuzakla karşı karşıya gelirse ne olur ?
2- YER TUZAKLARI
Bu tuzağın nasıl çalıştığını anlamak oldukça basittir. Yüklü bir ağırlık yapay taban üzerinde bir tarafa yüklendiğinde yapay tabanın dengesi bozulur. Genelde bu denge 45 kg. göre hazırlanır. Bu denge ağırlığı alttaki odanın şekline ve büyüklüğüne bağlıdır. Bu tuzak için semboller ve işaretler duvarların üst kısımlarına yakın bulunur. Ve tuzak sembolden sadece birkaç feet uzaklıkta bulunur.
Tabandaki tuzağın aralıkları görünmeyecek şekilde yapılmıştır. Çok dikkatli bakıldığında çatlaklar belli olur. Bu tip tuzaklar dünyanın her yerinde bulunur.
Geçtiğimiz yıl, arayıcılardan biri Arkadaşlarını ziyarete gittiğinde araştırmalarını anlatmıştı.
Orada iken o civarda bir araştırma yaptım, Araştırmamın başlamasından birkaç gün sonra, üzeri işaretlenmiş bazı kayalar buldum, dikkatli araştırmalar sonucunda yılan ve daire işaretlerine ulaştım.Yılanların bazıları aşağıyı gösteriyor bazısı ise halka şeklinde idi. Merakım iyice arttı ve etraftaki kayaların tümünü araştırdım. Bu yılanlar ve çemberlerin birkaç metre aşağısında, oldukça garip görünen bir kaya gördüm. Onun doğada görünen herhangi bir kayaya benzemediğini anlaşılıyordu. Kaya üzerinde bir insan silüeti kazınmıştı ve silüet görüntüsünün çömelmiş ve kayaya yaslanmış, itermiş gibi bir görüntüsü vardı. Silüetin kol ve ayak kasları (pazıları) dahi belliydi. Sol kolunda, kazınmış bir çentik vardı...
Birkaç gün sonra, bir tepenin yamacında etrafı büyük bitkiler ile kaplı molozların ve çöküntülerin bulunduğu bir alan buldum. Bu alan normal doğa yapısı değildi (Bulduğum insan silüeti işaretinin yaklaşık 45 metre sol tarafında idi)
Taş molozları ve bitkileri temizlemek birkaç günümü aldı. Taş molozların altında aktif durumda bir ölüm tuzağı vardı. Onun nasıl bir tuzak olduğunu ve nasıl çalıştığını anlaya çalıştım. (bu fotoğraf çekildikten sonra, bu alanda çalışan insanlar, kayaları tepeden aşağıya yuvarlayıp tuzağı serbest bırakmaya karar verdiler)
Ölüm tuzağı fotoğrafına baktığımızda, oldukça büyük bir kayayı destekleyen küçük kayalar görüyoruz (1 resim), Büyük kaya altına küçük kayalar sıkıştırılmış ve küçük kayalar alındığında hareketi sağlanacak şekilde ayarlanmıştır. Aynı zamanda önü küçük kayalar ile kapatılarak asıl büyük tuzak mağaranın önüne gizlenmiştir...
#2 numaralı kaya büyük kayayı desteklemek için tuzak kayasının sağ tarafına yerine uydurularak sıkıştırılmıştır...
2 resimdeki kayaya çok dikkatli bakalım, onu fotoğrafta gördüğünüz diğer bütün kayalar ile karşılaştıralım, bu kaya ile ilgili farklı bir şeyler dikkatinizi çekiyor mu ? tekrar bakın, kayanın ön yüzü dikkatlice bir insan başı/yüzü gibi şekillendirilmiştir. Ona tekrar bakın, kayadaki gölgelere ve ilginç noktalara tekrar bakın. Yüzü görebiliyor musunuz?
Bu ölüm tuzağını bulmam ve sizlere tanıtmam ile eminim sizlerinde araştırma bilgi kitabına yardımcı olmuşumdur. Ben bu tip bulduğum tüm ölüm tuzakları bilgilerini ve belgelerini katalog haline getireceğim...
Ölüm maskesi çizilmiş kayalar araştırmalar esnasında bulunabilir. Mesela bu Ölüm maskeleri eski hindistan da çok kullanılmıştır. Eski hint yerlileri bu ölüm maskelerinin kötü ve uğursuz olduğuna inandıkları için hazineyi mağaraya gizleyen kişi mağara girişine bu ölüm maskelerini kazırdı ve yerlilerin bu batıl inançları sayesinde hazineyi onlardan korurdu...
MAĞARA
Arkadaşlar mağaraya giriyoruz ,genel olarak bu gibi yerlerde hava akımı yok denecek kadar azdır.Bu arkadaşlar ışık yakmak veya hilti vs çalıştırmak için jeneratör götürmüşler.Jeneratör benzin veya mazotla çalışır egzozundan çıkan gazda en sinsi ölümcül karbon monoksit gazı da bol miktarda bulunur.
Bu gazı soluyan insanın uykusu gelir gevşer ve uykuya dalar ve uykuda ölüm gerçekleşir.Şohpen,soba zehirlenmeleri de aynı gazdan dır.
Ayrıca mağaralarda bulunan durgun sular çok büyük tehlike arzeder bu suları herhangibir malzeme ile karıştırdığımız anda işimiz biter
arkadaslar bu konuyu buldum ve yazdım ki kuyu ve ya kapalı mekanlara girmeden önce küçük bir kafes içinde kanarya serce bıldırcın güvercin gibi hayvanları sizden önce sarkıtın ve yarım saat bekleyin.. egerki hayvan sağ cıkarsa sizde tedbirli girin. yok eger sag cıkmazsa hiç bişekilde girmeyin yada uzman destek alın. bulma ihtimali %50 olan bir definedense %100 ü sizin olan hayat definesinden olmayın. Allah rastgetirsin..
DEFİNE
Definecilik Sanıldığı Gibi Kolay Yapıla Bilecek Bir Uğraş Değildir Arkadaşlar.defineci Akıllı Ve şüpheci Olmalı Ve En önemli Ayrıntı Defineci Paralı Olmak Zorunda.evet Yanlış Duymadınız Paralı Olmak Zorunda çünki Bu Uğraş Için Size Lazım Olan Cihaz Ve Araç Gerecler Ciddi Paralar Tutuyor.bir Bölgeye Gidip Orda Araştırmalar Yapıp Ruhsat Almak Ve Orda Kazı Yapmak Için Paraya Ihtiyacınız Olacak. Bizdeki Defineciler Nasıl Yapıyor Defineciliği Iki üç Kişi Bir Araya Geliyor Araştırmadan Soruşturmadan Bir Cihaz Alıyorlar Daha Cihazın Kullanımına Hakim Olmadan Gidiyorlar Bir Dağın Tepesine Hemen Altın Bulacaklarya Arkadaşlar Birde Orda Bir Iki Işaret Rastlıyorlar Hemen Yorumluyorlar Kendilerince Veya Işaeret çözdüğünü Zanneden Birkaç Adamın Söyledikleri Yerleri Hemen Eşeliyorlar Tabiki Birşey Bulamıyorlar Sonra Işareti Kırıp Gömene Sövüp çıkıp Gidiyorlar.orda Kalmak Için Yanlarında üç Beş Kuruş Paraları Var Birşey Yakalasalar Bile Bu Parada Birkaçgün Sonra Bitiyor Geri Dönmek Zorunda Kalıyorlar.veya En Kötüsü Tedbirsiz Ve Bilinçsiz Davranışları Yüzünden Yakalnıyorlar.veya Ordaki Insanlar Tarafından çalışmalarına Izin Verilmiyor Dönüp Geri Geliyorlar. Birde Kaza Ile Birşyler çıkarsa Sen Seyet Cümbüşü.
Arkadaşlar.sizi Uyarıyorum Her Meslek Erbabı Gibi Bu Işinde Bir Cıraklık Ve Ustalık Dönemi Vardır Bu Işin Bir Okulu Yok Malesef Dikket Edin Her önünüze Gelen Kişilerle Araziye Gitmeyin Ve Her Söylenenede Inanmayın.
Zengin Olma Hayali Ile Iradenizi Ve şüpheciliğinizi Kaybetmeyin.durumunuz Nekadar Kötü Olursa Olsun Umudunuzu Sakın Yeraltında Cıkacak Defineye Bağlamayın.
Işnizi Güçünüzü Terk Edip Tüm Zamanınızı Ve Paranızı Bu Işe Harcamayın Bir Hobi Olarak Boş Zamanınızda Yapın Defineciliği.çoluk çocuğunuzun Rıskından Kısıpta Tüm Gücünüzü Bu Işe Aktarmayın.unutmayın Karınızın Ve Cocuklarınızın Hakkı üzerinizdedir.
TUZAKLAR
Tehlike Sembollerinin yorumları herkes tarafından anlaşılması ve bilinmesi gereken en önemli sembollerdir. Kabul edilmiş bir gerçektir ki! Hazine ancak canlı bir kişi tarafından bulunabilir. Erkekler, bayanlar, çocuklar, hepimiz hangi amaçla bir iş yaparsak yapalım mutlaka tehlike ve problemlere karşı önlem almak ve önceden hazırlıklı olmak isteriz. Bu tehlikeler yılan, akrep, örümcek, yırtıcı hayvanlar v.b. (4 veya 2 ayaklı)
Emniyetli davranmak tuzakların fark edilmesi ve bertaraf edilmesi için ilk ve en önemli tedbirdir. Altının veya gizlenmiş hazinenin bulunduğu yerde de tuzakların bulunması gayet doğaldır. Özellikle eski yunanlılar, eski rumlar, eski ermeniler ve o dönemdeki eşkıyalar diye tabir ettiğimiz gruplar hazinelerin, gömülerin saklanmasında çok usta idiler ve ölüm tuzaklarını çok iyi dizayn ederlerdi. Tonlarca ağırlıktaki kayaları kurdukları çok basit bir düzenekle harekete geçirebiliyorlardı. Eğer bir tünelde veya mağarada kaybolduysanız, yolunuzun üzerinde aşağıdan veya yukarıdan gelebilecek bir tehlikenin olabileceğini tahmin etmelisiniz. Ayrıca büyük kaya parçaları veya zemin sizin ağırlığınızla harekete geçebilir, bazı odaların havasında veya zemininde zehirli kimyasallar olabilir. Böyle bir durumda toz zerreciklerinin etkisiyle ölüm haberiniz olmadan, yavaş yavaş ve ıstırap içerisinde sizi bulur. Hazineyi saklayan kişiler kesinlikle bu hazinenin kolay bir şekilde ve eliyle koymuş gibi bulunmasını istemezler. Harita üzerinde hazinenin yeri net olarak anlaşılabilse bile tuzaklarda sadece saklayan kişinin bilebileceği bir şekilde çok ufak ayrıntılar ile harita üzerinde belirtilmiş olabilir.
Onlar yolunuzun üzerinde bıraktıkları bazı şeyler ile sizi şaşırtabilir ve tuzaklara yem olmanızı sağlayabilirler. Böyle küçük şeyler hakkında dikkatli olun ve tuzaklara düşmeyin. Bir şey daha, eğer bazı aldatıcı şeylere rastlarsanız bu size daha böyle birçok şeyin beklediğini de anlatır.
“Kalp sembolü” bazı define tabirlerine göre altın anlamına gelir. Kalp sembolleri bütün olabileceği gibi üzerinde değişik şekiller bulunabilir ve parçalara ayrılmış olabilirler. İşte bazı örnekler :
#1 Bu kalbin ana gövdesinin üst yuvarlak kısmının bir çizgi ile ayrılmış veya çatlatılarak ayrılmış semboldür. Bu şekildeki bir kalp bize değişik mesajlar verebilir. Bunlardan birincisi ölüm tuzaklarıdır. Eğer bu uyarıyı dikkate almazsanız bir tehlike sizi bekliyor demektir.
#2 Bu kalbin üzerinde kalbi ortadan ikiye bölen yıldırım, şimşek işareti vardır. Bu işarete çok dikkat edin, yıldırımın yönü tuzak veya tuzakların bulunduğu yeri işaret eder. Bu işaretin gösterdiği yönde araştırmalarınızı dikkatli yapın.
#3 Bu kalbin alt kısmı kalbin ana gövdesinden ayrılmıştır. Bu sadece ileride ölüm tuzakları vardır anlamına gelmez, fakat alt ucunun gösterdiği yönde sadece bu işarete mahsus bir tuzak olduğunu gösterebilir.
#4 Bu kalp üzerindeki işaretler kalbin ortadan ikiye ayrıldığını, kırıldığını gösterir. Bu işaret size tuzağın yakında olduğu uyarısını verir, fakat üzerinde tuzağın yönü ve yeri hakkında herhangi bir işaret göstermez.
#5 Bu kalp sembolü ise bir başka yönü belli olmayan tuzağı gösteren işarettir.

Küçük bir nokta, küçük bir delik bile tuzağın olduğu yönü gösterebilir. Ve aynı zamanda el ile bastırılmış veya üzerine basılmış küçük bir taş bile tuzağı faaliyete geçirebilir. Bu tuzaklarda zehirli hava, su, zehir, zehirli yılanlar veya akrepler olabilir. Bu tuzaklarda büyük uzun bir boşluktan düşebilir veya zehirli hava, zehir, su, v.b. direkt olarak üzerinize gelebilir.
Bu kalpler aynı zamanda haritalar üzerinde de gösterilebilirler. Hazineye yaklaşıldığında onları bekleyen tuzakları haritayı okuyan kişiye anlatır. Tuzaklar gizlenmiş olan girişin 200 ft. Kadar bir daire içerisinde bulunabilir.
Yıldırım işareti sembolü hazineyi arayan kişiye çok değerli bilgiler verir.
1. Bu o aranan altının, gümüşün veya depolanmış çok miktarda diğer hazinelerin olduğunun işaretidir.
2. Yol boyunca Ölüm tuzağı tehlikeleri ile karşı karşıya gelinilebileceğini gösterir.
3. Bu Sembollerden birini kaçırmanız tuzağa yakalanacağınız garantisidir.
Çok defalar bir Ölüm Tuzağı sembolü kayalar üzerinde verilmiştir, istenmeyen arayıcının gerçek hazine yerinden uzaklaşması, dikkatini başka bir yere çekmesi içinde verilmiş olabilir. Siz sürekli olarak dikkatli olacaksınız. Eğer akabinde ne olacağını bilmiyorsanız hiçbir şeye dokunmayacak ve yerini değiştirmeyeceksiniz. Bunlar bu işi bilen kişiler tarafından hazırlandığı için, o kişiler elbette ki hazineyi arayan kişinin dikkatsiz olabileceğini bilirler. Ama aklını kullanan birçok arayıcı; dahi fikirleri ve düşünceleri ile onların tuzaklarını bertaraf eder ve onların düşüncelerine göre yapmak istedikleri şeyi bozarlar.
Tuzak ile ilgili olarak İlk yapılması gereken tuzağın büyüklüğünü işaretlere göre arkadaşlarımızla tartışmaktır. Büyük tuzaklar gizlenmiş mağara girişine 200 ft. Çap daire içerisinde bulunurlar. Bu tuzak genellikle tepenin yamacına yerleştirilmiş bir düzenek ile hareket eden, 30-40 ton ağırlığında büyük kayalardır. Bu kayaların üzerinde direkt olarak ortadan ayrılmış veya kalbin ana gövdesinden ayrılmış bir parçalı kalp sembolü bulunabilir.
Bu tuzak aldatıcı ve caydırıcı olabilir. Bir çok kişi kalbin şekline, üzerindekilerine dikkat etmeden, altın olduğunu düşünüp kayanın etraflarını veya altını kazar, bu da dengesi ayarlanmış kayanın harekete geçmesine ve üzerimize devrilmesine yol açabilir. Eğer bu kaya sizi öldürmese bile oradaki araştırmalarınızdan vazgeçmenize neden olabilir.
Eğer bunlardan birine rastlarsanız, onun altına, sağına, soluna bakarak vaktinizi boşa geçirmeyin. Kaya tepeden yuvarlanmaya başladığında kayanın altında sizin haricinizde başka bir şey olmayacaktır.
Bir başka basit tip yıldırım uyarısı duvar üzerindeki ve bir tünel girişinde bulunan ölüm tuzağı uyarısıdır. (İşaret asla girişin yukarısında olmaz). İşaret girişin 1,1/2 veya 2 feet yanına oyularak, kazınarak veya kesilerek yapılır. Bu tip girişler kapatılmıştır veya kaplanmıştır. Girişler yerine uygun olarak yapılmış kütük veya kayalar ile kapatılmıştır.

Örneğin :
İlk önce : Eğer yıldırım sola bakıyorsa tuzak soldadır, ama sadece gerçek giriş olmak şartıyla, tuzak olarak yapılmış diğer girişlerde tuzak işaretin herhangi bir yönünde olabilir, yani bu takip ettiğiniz önce işaretlerde bir hata yapmışsınız demektir. Bu yüzden işaretlerin takibi önemlidir. Eğer ana geçit uzunsa, geçidin sağ tarafında durunuz. Eğer geçit Y şeklinde ayrılıyorsa sağda kalın, diğer yolun girişinde bir kutu, ilginizi çeken bir şey olsa bile şimdiye kadar ki tüm aramalarda sağ tünelin doğru yol olduğu görülmüştür. İlginiziçeken o şey, kutu tuzaklanmış olması muhtemeldir. Sağ girişin duvarına bir haç kazınmış ise haçın yanındaki geçitten gitmek daha emniyetli olur.
İkincisi : Yıldırımın ucunun gösterdiği yöne bakın.
1. Eğer nokta aşağıyı gösteriyor ise girişten hemen sonra girişin tabanında bir tuzak bulacaksınız.
2. Eğer nokta Ana girişe doğru ise, tuzak girişin kendi üzerindedir. Girişi kırarken tuzağı harekete geçireceksiniz. Belki kırılan kapı bir kum yığınını serbest bırakabilir veya yukarınızdaki kaya(lar) direkt olarak üzerinize gelebilir. Tehlikeli görünmeyebilir ama gerçektende bir çok arayıcı bu tür tuzaklara yakalanmıştır ve çoğu buna benzer tuzaklar yüzünden hayatını kaybetmiştir.
3. Yıldırımın gösterdiği yön eğer yukarıyı işaret ediyor ise, tuzak girişten sonra hemen yukarınızda olabilir, girişte veya girişin kendisine ait değildir.
4. Ortasından ayrılmış ve bir kenarı kopmuş bir kalp görür iseniz bu konuda da dikkatli olmanızı öneririm. Bu tür sembollere ait olan tuzakların yeri belli değildir. Yani tuzak aşağıdan, sağdan, soldan, yukarıdan, direkt karşıdan gelebilir.
5. Bir başka tuzak uyarı çeşidi ise üç haçtır. İkisi yan yana ve büyük bir haç ikisinin altındadır. Bu mesaj Hz. İsa’nın üç haçı yani çarmıha gerilişini simgeleyen haçlardır. Bu işaret bize doğru girişte olduğumuzu ve sağda kalmamızı söyler. Büyük bir haçın altında yan yana duran iki kuru kafa olduğunda bu bize düz ve ortadaki yolu takip etmemizi söyler. Kuru kafalar haçın sağında ve solunda bulunduğu için yanlardaki tünelleri kullanmayın.
6. Ölümü çağrıştıran yukarıda bahsedilmiş işaretlerin herhangi birine karşı uyanık olun. O tür işaretler ölümle ilgilidir. Bazılarının yorumu zor olmasına karşın bir çoğunun görünüşünden tehlike işareti olduğu anlaşılır. Eski dönemlerde kralların emirleri ve yapılmasını zorunlu kıldığı konularda kuralları içeren mektuplar vardı. Ve elbette ki krallar hazinelerinin belli kurallara göre, belirlenmiş işaretlere göre gizlenmesini isterlerdi. Hazineyi saklayan kişilerinde kurallara uyması ve standart bir sembol dili ile hazineyi saklaması da muhtemeldir. Tek bir işaretin önemi sadece kendisi ile değil aynı zamanda diğer işaretler ile, hazine ile de ilgilidir. Hazine=Harita+işaretler+dikkatli araştırma. Elbette ki uyarıları ciddiye almakta önemlidir. “Emniyeti almak araştırmalarda ilk yapılması gereken konudur.
Ölüm tuzağı yorumlaması ile ilgili bir konu daha; asla bulunmuş tuzaklar ile ilgili bilgiyi saklamamalıyız ve tüm ayrıntıları ile onları diğer arkadaşlar ile paylaşmalıyız. Gerçek yorumlar ile tuzakların ayrıntılarının aktarılması önemlidir. Onların nasıl yapıldığı ve nasıl bertaraf edileceği konusunda tüm arkadaşları haberdar etmeliyiz.
2001 ocak-şubat Bir Altın Arayıcıları Magazininde Meksika da bulunmuş 300 yıllık ve hala aktif olan bir Ölüm Tuzağının fotoğrafı yayınlanmıştı. Konuya devam ettiğiniz de yayınlanmış bu tuzağın kontrüksiyonuna benzer bazı tuzak sekillerini ve bu tuzakların nasıl çalıştığını göreceksiniz.

KUM DESTEĞİ İLE ÇALIŞAN TUZAK
Bu tuzak kum bloğunun dikey duran büyük kayanın altına sıkıştırılması ile oluşur. Bu tip tuzaklarda karşıdaki kayanın bir tuzak olduğu anlaşılmaz, sanki önlerinde bir kapak veyahut bir sandık,kutu varmış gibidir. Bu kutunun önündeki kol çevrildiğinde sandığın arkasında açılan boşluktan kum aşağıdaki boşluğa dolar ve altının boş kalmasıyla kaya öne doğru yuvarlanır. Bu tuzaktaki kaya tünel duvar ve tavanlarına benzetilmiştir. Böyle bir sandık bulduğunuzda onu öylece bırakırmısınız yoksa içinde ne var diye içine bakarmısınız ? Elbetteki bir çok arayıcı heyecan ile önce içine bakar.

1.Kutunun içinde ne olduğunu anlamak için açmalı mıyız ?
2.Hazine sahipleri hazineyi böyle bir duvarın dibine sabitledikleri sandığa koyarlar mı ?
3.Bulduğumuz tuzak olduğunu anladığımız bu sandığı (kutuyu) öylece bırakmalı mıyız ? İleriki bir tarihte ölüm tuzakları hakkında bilgisi olmayan başka birisi bu tuzakla karşı karşıya gelirse ne olur ?
YER TUZAKLARI
Bu tuzağın nasıl çalıştığını anlamak oldukça basittir. Yüklü bir ağırlık yapay taban üzerinde bir tarafa yüklendiğinde yapay tabanın dengesi bozulur. Genelde bu denge 45 kg. göre hazırlanır. Bu denge ağırlığı alttaki odanın şekline ve büyüklüğüne bağlıdır. Bu tuzak için semboller ve işaretler duvarların üst kısımlarına yakın bulunur. Ve tuzak sembolden sadece birkaç feet uzaklıkta bulunur.
Tabandaki tuzağın aralıkları görünmeyecek şekilde yapılmıştır. Çok dikkatli bakıldığında çatlaklar belli olur. Bu tip tuzaklar dünyanın her yerinde bulunur.


Orada iken o civarda bir araştırma yaptım, Araştırmamın başlamasından birkaç gün sonra, üzeri işaretlenmiş bazı kayalar buldum, dikkatli araştırmalar sonucunda yılan ve daire işaretlerine ulaştım.Yılanların bazıları aşağıyı gösteriyor bazısı ise halka şeklinde idi. Merakım iyice arttı ve etraftaki kayaların tümünü araştırdım. Bu yılanlar ve çemberlerin birkaç metre aşağısında, oldukça garip görünen bir kaya gördüm. Onun doğada görünen herhangi bir kayaya benzemediğini anlaşılıyordu. Kaya üzerinde bir insan silüeti kazınmıştı ve silüet görüntüsünün çömelmiş ve kayaya yaslanmış, itermiş gibi bir görüntüsü vardı. Silüetin kol ve ayak kasları (pazıları) dahi belliydi. Sol kolunda, kazınmış bir çentik vardı.
Birkaç gün sonra, bir tepenin yamacında etrafı büyük bitkiler ile kaplı molozların ve çöküntülerin bulunduğu bir alan buldum. Bu alan normal doğa yapısı değildi (Bulduğum insan silüeti işaretinin yaklaşık 45 metre sol tarafında idi)
Taş molozları ve bitkileri temizlemek birkaç günümü aldı. Taş molozların altında aktif durumda bir ölüm tuzağı vardı. Onun nasıl bir tuzak olduğunu ve nasıl çalıştığını anlaya çalıştım. (bu fotoğraf çekildikten sonra, bu alanda çalışan insanlar, kayaları tepeden aşağıya yuvarlayıp tuzağı serbest bırakmaya karar verdiler)
Ölüm tuzağı fotoğrafına baktığımızda, oldukça büyük bir kayayı destekleyen küçük kayalar görüyoruz (1 resim), Büyük kaya altına küçük kayalar sıkıştırılmış ve küçük kayalar alındığında hareketi sağlanacak şekilde ayarlanmıştır. Aynı zamanda önü küçük kayalar ile kapatılarak asıl büyük tuzak mağaranın önüne gizlenmiştir.
#2 numaralı kaya büyük kayayı desteklemek için tuzak kayasının sağ tarafına yerine uydurularak sıkıştırılmıştır
2 resimdeki kayaya çok dikkatli bakalım, onu fotoğrafta gördüğünüz diğer bütün kayalar ile karşılaştıralım, bu kaya ile ilgili farklı bir şeyler dikkatinizi çekiyor mu ? tekrar bakın, kayanın ön yüzü dikkatlice bir insan başı/yüzü gibi şekillendirilmiştir. Ona tekrar bakın, kayadaki gölgelere ve ilginç noktalara tekrar bakın. Yüzü görebiliyor musunuz ?
Bu ölüm tuzağını bulmam ve sizlere tanıtmam ile eminim sizlerinde araştırma bilgi kitabına yardımcı olmuşumdur. Ben bu tip bulduğum tüm ölüm tuzakları bilgilerini ve belgelerini katalog haline getireceğim.
Ölüm maskesi çizilmiş kayalar araştırmalar esnasında bulunabilir. Mesela bu Ölüm maskeleri eski hindistan da çok kullanılmıştır. Eski hint yerlileri bu ölüm maskelerinin kötü ve uğursuz olduğuna inandıkları için hazineyi mağaraya gizleyen kişi mağara girişine bu ölüm maskelerini kazırdı ve yerlilerin bu batıl inançları sayesinde hazineyi onlardan korurdu.


TILSIM VE BÜYÜLERİN FİZİKİ ETKİLERİ
Antik dönemlerde ve bu gün ki gibi hırsızlık en savunmasız yerlere çok rahat uygulanabilmekte idi.O mantıkla bakıldığında mezarına hediyeleri ile gömülen şehrin ileri gelen yada statüsü yüksek kişileri hedef halinde idi.Mezar hırsızlarından korunmak isteyen yakınları ise mezarlarını korumak için çeşitli yöntemlere başvururlardı.Bu yöntemler ölüm tuzaklarından,korku unsuru taşıyan önlemlere,hatta hayaller görülmesine sebep olan halüsinasyon mantarlarının kurutulmuş tozlarına yada spor tozlarına kadar çeşitlilik gösterebilirdi.Biz büyü ve tılsımla genelde karıştırılabilen halüsinasyon mantarlarını (MAGİC MUSHROOM) aşağıda açıkladık...
SİHİRLİ MANTAR (PSİLOSİBİN)
Genel Özellikler:
Dünya üzerinde çeşitli maddelerin kullanımı yüzyıllar önce dini törenlerde başlamıştır. Bu maddeler arasında mantarların da önemli bir yeri vardır. Orta Amerika’da Psilocybe türleri, Avrupa ve Asya’nın kuzeyinde ise Amanita muscaria mantarı yüzyıllar boyunca insanları hayal alemine sokmuştur. . Bu mantarların kimyasal yapısı ve farmakolojisi, 20. yüzyılda yapılan bilimsel araştırmalarla aydınlığa kavuşmuştur. Meksika’nın “kutsal mantarları” hakkındaki bilgilerin kaynağı, 1512 yılında İspanyolların Orta Amerika’ya ayak basması ve Aztek İmparatorluğu’nu fethetmesi ile başlıyor. 16. yüzyıl İspanyol yazarları, Aztekler’in “tanrının eti” diye adlandırdıkları bazı mantarları dini törenlerinde kullandıklarını yazarlar. İspanyol yazarların yazılarında, bu mantarların birkaç cinsinin bulunduğunu, tadının acı olduğunu ve renkli hayaller görülmesine yol açtığından bahsederler.R. Heim, bu örnekleri LSD’yi bulan Albert Hofmann’a gönderdi. Hofmann ve ekibi 1957 yılında Psilocybe mexicana’nın aktif maddelerini elde ederek bunları psilosibin ve psilosin olarak adlandırdılar. İlk farmakolojik deneyleri kendileri üzerinde gerçekleştirdiler.
Büyülü mantarın birkaç değişik tipi vardır. Özgürlük mantarı adı verilen tipi İngiltere’de en fazla bulunanıdır ve psilosibin isimli aktif maddeyi içerir.
Etkileri:
Psilosibin doğada bulunan ilk fosforlu indol bileşiğidir. Kimyasal yapısı beyin tarafından salgılanan serotonin maddesine çok benzer. Psilosibin vücutta psilosine dönüşür ve merkezi sinir sistemi üzerine etki eder. Halüsinojen etki yapan psilosibinin dozu kişiye göre 5-50 mg arasında değişir. Bugüne kadar kullanıldığı kaydedilen en yüksek doz 120 mg’dır. Kurutulmuş Psilocybe mexicana mantarı % 0,2-0,4 psilosibin içerir. Halüsinojen etkiyi elde etmek için 2-4 g yeterlidir. Mantar sporları solunduktan sonra 30-60 dakika içinde etkisi görülmeye başlar. İlk belirtiler gözün odak yapmakta güçlük çekmesidir. Daha sonra renkli hayaller, parlak renkler görülmeye başlanır, zaman kavramı yok olur, birkaç dakika saatler gibi gelir. Bu sırada kişi konuşabilir ve gördüğü hayalleri anlatabilir. Bu etkiler 2-4 saat sürer. Psilosibinin, insanlar ve hayvanlar üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak araştırılmış ve LSD’nin etkilerine çok benzediği saptanmıştır. Tüm maddelerde olduğu gibi meydana çıkan etkiler, kullanılan dozun miktarına, kullanıcının kişilik yapısına ve ilacın alındığı ortama göre değişiklik gösterir. Genellikle 20-30 mantarlık bir doz güçlü bir “trip” meydana getirir. Büyülü mantarlar, düşük dozlarda cannabisinkinden (esrar) farklı olmayan bir relaksasyon hissi oluşturur. Daha yüksek dozlarda ise deneyimin, LSD’deki etkiye daha benzer bir durum yarattığı düşünülmektedir. Kullanıcılar, renklerin daha canlı ve yoğun hale geldiği, halüsinasyondan oluşan bir deneyim yaşarlar. Büyülü mantarın “trip”i yaklaşık 4 saat gibi, LSD’nin süresine göre daha kısa bir süredir. Sihirli mantarlar özellikle 60’lı yıllardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Gerçeklikten uzaklaşma, gerçekte var olan duyguları görmezden gelme etkisi yaratan mantarlar, bireyin duygularında ani gel- gitlere yol açar. Bir an dünyanın en gözü kara insanıyken, göz açıp kapayana kadar varolan her şeyden korkmaya başlayabilirler. Sihirli mantarların bağımlılık potansiyeli vardır. Psikolojik bağımlılığı güçlü olduğundan tedavisi