BİZDEDE

Seramik

ARKAİK DÖNEM



Resim
(Lotoslu skyphos. M.Ö. 7. yüzyılın sonu - 6. yüzyılın başı.)


Resim
(Oturan kadın biçiminde koku şişesi. M.Ö. 6. yüzyılın ikinci dörtlüğü.)


Resim
(Akpınar nekropolisi. Yaban keçisi stilinde bezenmiş skyphos. M.Ö. 6. yüzyılın başı.)


Resim
(Leafless grubu Attika siyah figürlü kyliks. M.Ö. 500 dolayları.)


Resim
(Yangından etkilenmiş Haimon sınıfı kyliks. M.Ö. 500 dolayları.)


Resim
(Triton ve araba yarışı sahneleri ile süslenmiş kabartmalı seramik banyo teknesi parçası. M.Ö. 6. yüzyılın ortaları.)


Resim
(Klazomenai siyah figürlü seramik parçası. Kadın başı. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü.)


Resim
(Limantepe Höyüğü. Klazomenai siyah figür tekniğinde bezenmiş küçük hydria. Sphinksler. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü.)


Resim
(Siyah figürlü Klazomenai amphorası parçası. Atlılar. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü.)


Resim
(Klazomenai lekane'si. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü)


Resim
(Klazomenai siyah figürlü krater parçası. Danseden kadınlar. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü.)


Resim
(Dalgalı çizgi, yatık S-motifi ve kuşak bezemeli Klazomenai amphorası. M.Ö. 500 dolayları.)


Resim
(Ölü armağanları. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü)


Resim
(Siyah figürlü Klazomenai vazo parçası. Geyik. M.Ö. 6. yüzyıl son dörtlüğü)


Resim
(Siyah figürlü Klazomenai vazosu parçası. Boksörler ve üç ayaklı kazan. M.Ö. 6. yüzyılın son dörtlüğü.)


Resim
(Küçük adak kandilleri. M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısı)


Resim
(Yıldıztepe nekropolisi. Ölü armağanları. M.Ö. 525.)


Resim
(Klazomenia ürünü orientalizan stilde erken arkaik dönem situla, M.Ö. 7 yy.)


Resim





PROTOGEOMETRİK DÖNEMİN





.

Resim


M.Ö. 1050-900 Yılları arasında kalan dönem. Geometrik sanatın başlangıç dönemi. Bu dönemin karakteristik vazo bezemesi, geniş rezerve alanlarla geometrik motiflerin arasında kullanılan yatay sade bantlardır.

Resim


Resim sanatı hakkında en iyi bilgiler ise vazo resimlerinden elde edilir. Sanatın gelişimi en açık ve doğru olarak çanak-çömleklerde izlenebilir. Aka geleneğine bağlı Submikenâ? vazolardan sonra M.Ö.11.yüzyılın sonlarıyla 10. yüzyılda Proto-geometrikâ? adı verilen bir üslup ortaya çıkmıştır. Bu üslupta bezeme ile vazo biçimi arasında tam bir uygunluk sağlanmıştır. Açık renkte yapılan vazoların dış yüzleri siyah parlak boyayla şeritlere ayrılır, bu şeritlerin içi düz hatlar, iç içe geçmiş daireler ya da dalgalı hatlarla doldurulurdu.

Resim


Bu vazo bezemesi, yerini M.Ö. 9. yüzyıldan 7. yüzyıla dek Geometrik denilen üsluba bırakmıştır. Bu üslupta ise vazo yüzeyi yine yatay şeritlere ayrılıyor, bunlar da dikey çizgilerle kare ya da dikdörtgen alanlara bölünüyordu. Bu bölümler de zigzag hatlar, menderes, gamalı haç, dama tahtası gibi geometrik bezemelerin yanı sıra o döneme özgü insan ve hayvan motifleriyle doldurulmaktaydı.

Resim
(Geç protogeometrik dönem pithos gömünün ölü armağanları.)


Resim
(Geç protogeometrik dönem, pithos, gömünün ölü armağanları)


Resim
(Geç protogeometrik dönem, Limantepe höyüğü, pithos gömü)


Resim
(Reken orta demir çağı, Doğu Anadolu, çanak çömlek)


Resim
(Geç protogeometrik dönem, skyphos parçası)


Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim






TUNÇ DÖNEMİNİN İNCELENMESİ





Resim
a) Ortada: Yüksek kaideli kase, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Nurdağı ilçesi, Gedikli höyük kazı buluntusu, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.
b) Sağda: Sepet kulplu küçük kap, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Nurdağı ilçesi, Gedikli höyük kazı buluntusu, III. kat, M 1 oda mezarı, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.
c) Solda: Testicik, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Nurdağı ilçesi, Gedikli höyük kazı buluntusu, III. kat, M 5 oda mezarı, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.



Resim
a) Solda: Kaideli kase, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Nurdağı ilçesi, Gedikli höyük kazı buluntusu, III. kat M1 oda mezarı, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.
b) Sağda: Kaideli kase, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Kargamış ilçesi, Erenyolu köyü, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın başı.
c) Ortada: Kaideli çömlek, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Nurdağı ilçesi, Gedikli höyük kazı buluntusu, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.



Resim
(Boyalı vazo, Pişmiş toprak, Gaziantep bölgesi, Tunç Çağı, M.Ö. 3000-1200.)


Resim
(Yüksek ayaklı kase, Pişmiş toprak, Gaziantep bölgesi, Tunç Çağı, M.Ö. 3000-1200.)


Resim
(Yüksek boyunlu çömlek, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Gedikli höyük kazı buluntusu, III. kat kremasyon mezarlığından, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın ikinci yarısı.)


Resim
(Kaideli kap, Pişmiş toprak, Gaziantep yöresi, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. binyılın başı.)


Resim
(Yüksek ayaklı kap, Pişmiş toprak, Gaziantep ili, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3.000-2.000.)






MEZEOLİTİK DÖNEMİN İNCELENMESİ




Mezolitik Dönem ( M.Ö. 10.000 - 8000 )


Günümüzden 12 bin yıl önce Paleolitikten Neolitike geçişi hazırlayan ara bir evreydi.

Buzulların kuzeye doğru çekilişiyle günümüzdekini andıran yeni çevre ortamları yaratılıyordu. İklim gittikçe yumuşamaya başlamıştır. Bitki örtüsü de sıklaşmaktadır.

Resim

Irmak, göl ve deniz kıyılarında daha uzun kalınmasının sonucu olarak avcı-balıkçı kültürü gelişmiştir. Avcılık ve toplayıcılıktan üretime geçiş başlamıştır. Yoğun besi toplama evresinin son aşamasıdır. Bazı yerlerde de sürekli kalınması sonucu tarla kültürü belirmeye başlar, ilk yetiştirilen ürünler arasında buğdaylar bulunmaktadır. Bu dönem insanın geliştirdiği teknoloji Mikrolit adı verilen çoğunluğu geometrik çakmak taşı aletlerdir.

Anadolu da bu dönem en önemli yerleşim merkezleri Antalya'nın 50km güneybatısındaki Beldibi ve Belbaşı Mağaralarıdır.

Resim

Mezolitik dönemin en önemli özelliği mikrolit denilen küçük aletlerin ortaya çıkmasıdır. Bunun değişen doğa, fiziki ve fauna (hayvan varlığı) koşullarının sonucu küçülen avlara karşı geliştirilen teknolojidir diyebiliriz. Mezolitik dönemin Paleolitikten Neolitiğe geçişi sağlayan ara evre olduğu kabul edilir. Bazı bilim adamları Mezolitik dönem ayrımını yapmayarak doğrudan doğruya Paleolitik dönem tanımını kullanırlar. Tam olarak Mezolitik döneme tarihlenen yerleşim yeri yoktur. Çakmak taşı ve obsidyen mikrolitler ahşap bir sapa sıra ile çakılması sonucunda oraklar ortaya çıkmıştır. Bu da üretimde biçme işleminin oluştuğunu kanıtlar. Mezolitik çağdaki Anadolu insanı yaşadıkları çevreyi kendinden önce yaşayanlardan çok daha iyi bir biçimde değerlendirdiklerini söyleyebiliriz. Bu dönemde ortaya çıkan yeni hayvan türleri, insanları avcılıkta önemli bir teknolojik gelişmeye zorlamış ok ve yay keşfedilmiştir.

Resim

Kimi Mağaralar kırmızı boya ile yapılmış insan ve hayvan resimleriyle süslenmesi bu dönem insanının sanatsal yaklaşımlarda bulunduğunu gösterir.

Bu devirde yapılan resimler mağaraların kuytu karanlıklarında kalmayıp kaya yüzeylerine kazılarak, çizilerek ve boyanarak yapılmıştır.

Resim

Daha önceki dönem sanatlarında grup resimlerinin olmamasına karşın, mezolitik dönem de toplu yapılan av sahneleri, birbirleriyle savaşan insan resimleri karşımıza çıkar.

Resim

Eskinin gerçeğe çok bağlı resimlerini, bu çağda önemli olanı vurgulayan, soyutlayan bazen de sadece çizgisel simgeler oluşturan bir sanat almıştır.

Resim








1. PALEOLİTİK DÖNEMİN




PALEOLİTİK ÇAĞ YAŞAM ŞEKLİ VE TAŞ ALET ENDÜSTRİSİ

Alt Paleolitik devrin insanları, beyin kapasiteleriyle orantılı olarak kendilerini vahşi hayvanlardan korumak, beslenmek, avlanmak için ve zaman zaman da kendi aralarındaki mücadelelerde kullanmak üzere birtakım basit taş aletler yapmaya başlamışlardır. Genellikle doğanın kendilerine sunduğu taşları, ya daha sert olan başka taşlarla yontarak işlemişler, ya da doğal halde çevrelerinde bulunan ve çok az bir rötuşla alet haline gelebilen parçaları kullanmışlardır.

Resim

Alt Paleolitik süresince oldukça ılımlı geçen iklim Orta Paleolitik'de kurumaya, sertleşmeye ve giderek bol kar yağışıyla belirgin yeni bir buzullaşmaya dönmesi, insanın yaşayışı ve teknolojisinde bir dizi değişiklikler meydana getirmiştir. Bu teknolojik değişikliğin en belirgin yanı, yonga endüstrisinde kendini gösterir. Alt Paleolitik'in kaba taş alet (iki yüzeyli) ve yongalarının yerini oldukça düzenli bir şekilde yontulmuş ve kenarlarda yapılan düzeltilerle (rötuş) ve uç kazıyıcı haline sokulmuş işlenik yonga aletler alır. Bu dönemin insanları olan Homo Neanderthal'lerin, eldeki kısıtlı alet teknolojisi ile mamut, gergedan, geyik gibi büyük hayvanları avlayabilmeleri bu insanların avcılıkta ne kadar ustalaştıklarının ve hayvanları avlayabilmek için birtakım av teknik ve yöntemlerini geliştirdiklerinin bir kanıtıdır.

Ayrıca bu evrede, inançlarla ilgili birtakım belirtilerin de ortaya çıktığı görülüyor. Örneğin tek, ya da çift çukurlar şeklindeki mezarlar ve bunların yanındaki - belki de besin depoları olarak yorumlanabilecek - eklentiler, Neanderthal'lerin ölü gömme eylemleri hakkında bilgi veren izlerdir.

Resim

İklimin tekrar hissedilir derecede soğuduğu ve kuru hale geldiği Üst Paleolitik Çağda, Homo Neanderthal'lerin yerini modern insanın atası sayılan Homo Sapiens'ler alır. Homo Sapiensler becerili ve aktüel insana daha yakın olan insanlardır.

Üst Paleolitik'de yontma teknolojisindeki gelişme dikkati çekecek bir düzeyde olup, taş işçiliği en büyük gelişmesine ulaşmıştır. Alt Paleolitik'te, kısmen de Orta Paleolitik'te görülen klasik iki yüzeylilerin (el baltası) yerini çakmaktaşı yonga ve dilgilerin üzerine yapılmış, çeşitli tipteki aletler almıştır. Ön kazıyıcılar, taş delgiler, taş kalemler, yaprak biçimli uçlar, mekik aletler bunlardan bazılarıdır. Üst Paleolitik'in son evrelerinde ise sırtı devrik dilgiciklerin ortaya çıktığı görülüyor. Taş aletlerin yanısıra kemik ve boynuzdan yapılmış aletlerde de büyük bir artış gözlenmektedir. Esasen bu evrede taş aletler, büyük bir çoğunlukla kemik aletleri şekillendirmek için yapılmışlardır. Bu ise Üst Paleolitik'te artık alet yapan aletlerin üretildiğini göstermektedir.

Üst Paleolitik Çağın önemli gelişmelerinden biri de insanların entellektüel hayatlarıyla ilgili birtakım sanat eserlerini yapmaya başlamalarıdır. Mağara duvarlarına ve çeşitli objeler üzerine yapılan boyalı resim, gravür, alçak kabartmalar ile heykelcikler, Paleolitik sanatın, Sanat Tarihi içinde oynadığı rolü bize gösterir.


Resim
( Aşoliyen taş alet yapımı paleolitik dönem; Gaziantep çevresi. )


Resim
(Paleolitik Kesici, delici, kazıyıcı çeşitli çakmaktaşı aletler, Gaziantep bölgesi, Erken Paleolitik Çağ (M.Ö. 600.000-90.000). Paleolotik Dönem el Baltaları; Gaziantep çevresi)


Resim
(Paleolitik El baltaları, Çakmaktaşı, Gaziantep bölgesi, Erken Paleolitik Çağ (M.Ö. 400.000-90.000). Paleolitik Dönem Dilgi Buren, Mikrolit ve Kenar kazıyıcıları; Gaziantep çevresi)


Resim
(Paleolitik Çakmaktaşından bir aletin biçimlendirme aşamalarını gösteren ve günümüz uzmanlarınca hazırlanmış bir düzenleme.)


Resim
(Miyosen döneminden deniz yıldızı fosili. Gaziantep Arkeoloji Müzesi Tabiat Tarihi Vitrini denizel fosiller seksiyonu)






 GEOMETRİK DÖNEMİN







Resim


M. Ö. II. binin sonlarında, boğazlar üzerinden Anadoluya olan Deniz Kavimleri Göçleri köklü değişikliklere neden olur. Anadolunun büyük bir bölümüne egemen olan Hitit İmparatorluğu tarih sahnesinden silinir. İ. Ö. I. binin ilk yarısında, Anadolu, çeşitli bölgelerde kurulan Geç Hitit, Urartu ve Frig krallıkları idaresi altında kalır. Aynı tarihlerde, Dor göçlerinden nasibini alan Yunanistan halkı ise, adalar üzerinden Batı Anadoluya geçerek yerli halkla kaynaşır ve İon Uygarlığının temelini atar. Böylece, ilk koloni yerleşimleri kurulur. Pergelle çizilmiş motiflerin özelliklerini yansıtan bu dönem, PROTOGEOMETRİK DÖNEMâ? olarak adlandırılır (İ. Ö. 1100 950). Yuvarlak motiflerin yerlerini köşeli geometrik motiflere bırakması ile GEOMETRİK DÖNEMâ? başlar (M. Ö. 950 600).

Resim

Sanata süreklilik veren İonya da, doğu sanatı ile tanışmanın sonucu olarak; gerek heykeltraşlık, gerek mimari, gerekse seramik sanatında önemli gelişmeler olur. Mimaride, daha sonraki dev tapınakların temeli atılır. Heykeltraşlıkta, Protogeometrik ve Geometrik döneme nazaran insan anatomisi daha gerçekci verilmeye başlar. İ. Ö. 670 yıllarında büyük mermer heykeller yapılmaya başlar. Seramik sanatında ise Oriantalizan dönemde, Doğu Yunanın, hayvan frizli boyalı çanak - çömleği, Anadolunun renkliliği seven canlı anlatımı ile devam ettirilir.

Resim


Oriantalizan Dönemden sonra ARKAİKâ? Dönemde, yaratılan büyük boy eserlerde bu üslubun bir ölçüde devam ettiği izlenebilir. Bu dönemdeki, Batı Anadolu kültürüne has heykeller ve İon mimari tarzı, Batı Egede daha sonra KLASİK ÇAĞâ? sanatını etkiler.
İ. Ö. 700 300 tarihleri arasında, Güney - Batı Anadoluda Karia ve Lykia uygarlıkları vardır. Karyalıların ve Lykialıların Güney - Batı Anadoluda, özellikle kaya mezarları Anadolunun en gözalıcı anıtları arasında yer alır. Orta Anadoluda ise, Sardes başkent olmak üzere Lidya Krallığı hüküm sürer. Krallık, sınırlarını Kızılırmaka kadar genişleterek, Frig Krallığını egemenliği altına alır. Bulunduğu konum nedeni ile Ion kentleri ile yakınlık kuran Lidya, Efes kentini de hakimiyeti altına alır ve bölgenin en zengin devleti haline geliri. M. Ö. 7. yüzyılda ilk madeni parayı basarak tarihteki yerini alır.

Resim


Lidya hakimiyeti M. Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılır ve Anadolu Pers egemenliği altına girer (M. Ö. 546 334). Bu dönemde Anadoluda var olan sanatta Pers etkileri görülmeye başlar. Greko - Pers stili sanat eserlerinin yaratıldığı bir ortam oluşur.

Resim


Yunan sanatında M.Ö. 9. yüzyıldan 7. yüzyıla tarihlenen seramik bezeme üslubu. Bu üslupta vazo yüzeyi yatay şeritlere ayrılıyor, bunlar da dikey çizgilerle kare ya da dikdörtgen alanlara bölünüyordu. Bu bölümler de zigzag hatlar, menderes, gamalı haç, dama tahtası gibi geometrik bezemelerin yanı sıra o döneme özgü insan ve hayvan motifleriyle doldurulmaktaydı. Yunan sanatinin baslangicini olusturan dönemdir.

Resim


Çömlekçilik eski bir sanattır. Yunan ülkelerinde daha Taş Çağlarında bilinmekteydi. İlk önceleri kil kaplar, kil ya da topaklardan yapılıyordu. M.Ö. 1800 dolaylarında çark üstünde çömlek yapma yöntemi bulunmuş ve bundan böyle Minos ve Miken çömlekçileri tarafından ustalıkla uygulanmıştır. Miken Uygarlığının yıkılmasından sonra önce belirli bir başkalaşma görülmez; fakat Yunan sanatının öteki dallarında olduğu gibi, çömlek yapımında da yeni sanat kavramları yavaş yavaş belirginleşir. M.Ö. X. ve IX. Yüzyıllarda Minos ve Miken çömleklerinde yaygın olan kıvrımlı bezemeler, bitkiler ve deniz yaratıkları betimleri yavaş yavaş geometrik bezemelere dönüşürler. Zigzaglar, gölgelenmiş üçgenler, dama ve ağ bezemeleri, teğet, çemberler ve odakları aynı olan iç içe geçmiş çemberler, yarım çemberler, dalgalı çizgiler, güller, tekerlek bezemesi, çengelli haç ve daha sonraları aşık yolu başta gelen bezemelerdir. Minos sanatçılarının topladığı bezemeler yeni bulunanların gerisinde kalarak kaybolmaya yüztutmuşlardır.

Resim

Bu çağdaki gelişim çeşitli dönemlere bölünür. Geç Miken Döneminde (M.Ö. XI. yy.) kıvrımlı bezemeler daha kaybolmamıştır. Proto Geometrik Dönemde (M.Ö. X. yy) ölçülü bir çekingenlik vazo resminin görünüşünü değiştirmiştir. Geometrik bir üslup yavaş yavaş kendini belli eder; Olgun Geometrik Dönemde (M.Ö. IX. ve VIII. yylar) aşırı görkemli bir bezeme kalabalığı ve hayvanla insan figürlerinin yaratılması görülür. Bezemeler parlak kahverengi bir sır ile çömleğin açık renkteki yüzeyine çizilir. Aynı sır çömleğin bezenmemiş bölümlerine de sürülür. Kimi örneklerde donuk bir beyaz boyanın da kullanıldığı görülür. İnsan figürleri önceleri tümüyle gölge görüntü olarak yapılmış, sonraları arada sırada çevre çizgileri ve ayrıntı gösteren iç çizgiler ile de tamamlanmıştır. Örneğin başın çevre çizgileri belirtilmiş, ortada küçük bir alan ayrılarak ortasına göz oturtulmuştur. Bir takım çömleklerde at, kuş ve minik vazo heykelciklerinin kapak kulpu olarak kullanıldıkları insan heykelciklerinin ise kulp olarak takıldıkları görülür.

Resim


Kil kaplar bulundukları yerlere göre, örneğin Attika, Korinth, Boeotia, Argos, Girit, Kyklad Adaları, Kıbrıs, Samos, Rhodos, İtalya vs. gibi çeşitli görünümler kazanmıştır. Ancak genel anlamda üslup göze batacak ölçüde özdeşlik gösterir. Bu yerler arasında Attikanın başta geldiği anlaşılmaktadır. Konular tek figürler ve gösterişli figür toplulukları arasında değişmektedir. Betim içeriği genellikle Yunan Mitolojisinden alınmıştır.

Resim

Çömlek biçimlerine gelince krater, amphora, hydria, çeşitli testi ve çanaklar önde gelmektedir. Çömleklerin biçimlendirilmesinde yüksek bir yaratıcılığa ulaşıldığı, yumurta biçimli gövdelere ve uzun boylu bakılarak anlaşılır.

Resim


Gömüt anıtı olarak kullanılan ve 1,20 m.den daha yüksek olan amphoralar, geometrik üslubun en önemli çömlekleri sayılırlar (Bu çömleklerin dibinde ölülere su adağı yapmak için delikler açılmıştır). Bunlar genellikle Attika ve Ege Adalarında bulunmuştur. Büyük çömlekler çarkta parça parça çekilip, sonradan bu parçalar kil ile yapıştırılmıştır, eklemleri vazoların iç yüzeyinde belirlidir. Çömlek yüzeyinin büyük bir bölümünü üst üste dizilmiş yada dörtgen alanlara bölünmüş şerit bezemeler ve figürlü betimler kaplar.

Resim


Protesis yada ölüye saygı töreni en çok rastlanılan konudur, ölen kişi yüksek bir taban üstünde yatar, yas tutanlar ölünün çevresinde toplanmışlardır, arabalar ve savaşçılar ölüyü kaldırmak törenine kaldırmak üzere beklerler. Arada sırada denizdeki bir savaşı sürdüren savaş gemileri yada batmış bir gemi betimine rastlanır. Bütün bu betimler Alkdenizi kasıp kavuran Yunanlıların serüvenli yolculuklarını gözümüzün önünde canlandırmaktadır yada bunların Homerosun öyküleri olduğu düşünülmüştür, örneğin Odyseus ve yol arkadaşlarının batan gemisi gibi.

Resim


Bütün bunlar bu çağın heykellerinin özgün üslubu olan Geometrik Üslupta çizilmiştir. İnsan ve hayvan gövdeleri yalın bir dizgeye göre yapılmıştır, doğa ile hiçbir ilişkileri yoktur, yalnız çömleği süsleyen bezemelere katılırlar. Burada bir gövdeye derinlik vermek için kısaltma yapılabileceği düşünülemez, betim kavramı doğrudan doğruya iki boyutludur, bu kavramın içinde gövdenin ¾ görüntüsünün yeri yoktur. Figürler, birbirleri arasında bağlantısı olmayan önyüz ve yandan görüntülerin birlerine eklenmesinden oluşmuştur, derinlik ve kısaltma söz konusu değildir. Resim yüzeyinde daha derinde durması gereken bir figür, önde duran figüre koşut olarak ve bunun üstüne yerleştirerek gösterilmiştir.

Resim


Resim
(Yıldıztepe Nekropolisi. Geç geometrik kremasyon gömüden ölü armağanları. M.ö. 7. yüzyılın ortaları)


Resim

Resim

Resim

Resim




 ORİENTALİZAN DÖNEMİN





Ekonomik nedenlerle MÖ 8. yüzyıldan itibaren Doğu Akdeniz, Batı Anadolu ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurmaya başlayan Hellenler, ilk defa doğu sanatı ile karşı karşıya gelmişlerdir. Katı ve biçimsel geometrik üslup, bu defa doğunun efsanevi motifleri ile bezenmeye başlamış ve Hellen Sanatı'nda "Orientalizan Stil" olarak adlandırılan sanatın doğmasına neden olmuştur. Bu doğu stilinin orijinalliğini büyük ölçüde Lydia, Lykia, Karia ve Frig gibi Anadolu kültürlerine borçlu olduğunu vurgulamak gerekir.

Resim


Doğu ile ilişkilerin artmasının en büyük etkisini sanat yapıtlarında görmekteyiz. Seramiklerde doğulu bitki ve hayvan motifleri yer almaya başlamış, böylece M.Ö.700 yıllarında Orientalizan' ya da şarkkari denilen üslup ortaya çıkmıştır. M.Ö. 7. yüzyılda Atinada çok güzel bezenmiş vazolar yapılıyordu. M.Ö.6.yüzyılda ise siyah figürlü denilen teknikte yapılmış vazolarda geometrik bezemenin yerini insan figürlerinin aldığı görülmektedir.


Resim


Bu dönemde vazoyu yapan ve pişiren çömlekçi ile boyayan ressamın imzalarını atmaları, yaptıklarının bir sanat yapıtı olduğuna inandıklarını gösterir. M.Ö.530520 yıllarında Atina vazo tekniğinde siyah figürlü vazoların yerini kırmızı figürlü vazolar almıştır. Bu teknikte, figürler siyah zemin üzerine kırmızı boya ile yapılmaktaydı. Atina vazo sanayii tüm görkemine karşın, M.Ö. 4. yüzyılın sonunda gerileyerek ortadan kalkmıştır.


Bu dönemde yapılmış olan büyük tablolar kaybolduğundan etkileri ancak mozaiklerde izlenebilmektedir. Pompeideki bir evde bulunmuş olan İskender Mozaiği, İskender döneminde yapılmış bir savaş tablosu hakkında fikir vermektedir. Yine İskender Lahdinin üzerindeki savaş kabartmasının da büyük bir tablonun etkisiyle yapıldığı kabul edilmektedir.

Resim


M.Ö 6. Yüzyılın ilk yarısında Atina, mimari ve heykelde olduğu gibi seramik dalında da üstün kaliteli çalışmaların yapıldığı bir merkez oldu ve üretimi de bütün öteki sanat merkezlerinde elde edilenden daha fazlaydı. Herkes tarafından en güzel ve en "modern" olarak değerlendirilen Atina vazoları aynı zamanda en çok ihraç edilen mallar arasında idi. Öyle ki, Yunan çömlekleri Atina çevresinde giderek, yapılan "Attika" seramikleri ile eş anlama gelir oldu. Bu gösterişli ve güzel vazolar, toprağın kendi rengi boz-kırmızı üzerine siluet olarak siyah figürlerle süslenirdi ki "siyah figürlü vazolar" deyimi de buradan gelir. Figürlerin işlenişinde perspektif ve derinlik görülmezdi. Arkaik tasvir şekilleri bu devirde bile kullanılıyordu. Örneğin yüz profilden gösterilirken göz cepheden göründüğü gibi veriliyordu. (Doğu etkisi-Mısır sanatında olduğu gibi).

Resim


M.Ö 500 yıllarına doğru bu süsleme şekli tersine döndü, vazolar siyah bunların üzerindeki figürlerde kırmızı oldu. Bu, basit bir üslup değişikliği değil köklü bir değişikliğe yol açan bir yenilikti. Figürleri, toprağın doğal rengi olan kırmızı ile belirtmekle bunları siyah çizgilerle zenginleştirmek ve dolayısı ile figürleri birer silüet görünüşünden kurtarıp hacim fikri verecek şekilde canlandırmak kolaylaşıyordu. Bu gelişme büyük bir olasılıkla Delphoi'lu araba sürücüsü ya da Diskobolos heykellerinde görülen "sert" üslupla aynı tarihlerde ortaya çıkmıştır. Bu devir heykellerinde gerçeğe yakın bir anlatıma doğru gidilmekle birlikte gene de üsluplaşma tamamen kaybolmamıştı.

Öte yandan çömlekçilikte de, perspektif, basit çizgiler arayıcılığı ile derinlik ve üç boyutlu görünüm verilmesi ve figürlerin kısaltımı gibi incelikler daha sonraları bulundu. Buradaki perspektif anlayışı, örneğin İtalyan rönesans ressamlarınınkinden çok daha farklı idi. Attika vazolarında perspektif, geri planı verebilmek için büyük bir figürün arkasına daha küçük bir şekil yerleştirmek ya da düz alanda uzaklık izlenimi uyandırabilmek amacı ile zemine birkaç dalgalı çizgi eklemek gibi üsluplaştırılmış bir düzen olarak kabul ediliyordu. Bu kısıtlı araçlarla olağanüstü denecek kadar gerçeğe uygun resimler elde ediliyordu.

Resim


Yıllar geçtikçe Attika çömlekleri de yaratıcı özellikleri ile birlikte dış pazarlardaki yerlerini de kaybeder oldular. Siyah çömleklerin yapımına devam edilmekle birlikte, Attika seramikleri M.Ö 4. Yüzyılın sonlarında birer sanat değeri olma niteliklerini tamamen kaybetmişlerdi. Estetik başarılarının en yüksek noktasında oldukları devirde ise bu çömlekler Yunan sanatının herhangi bir dalından alınacak her hangi bir baş yapıtla boy ölçüşebilecek kalite ve güzellikte idiler.


Renkli üslubunun yayılmasından önceki devirde siyah figürlü çömlekler görülür. Siyah figürlü üslupta resim, bazı renklerinde yer aldığı görülür. Gerçeğe uygun bir görüntü verebilmek için siyah üzerine kırmızı figürler, kırmızı üzerine siyah figürlerden çok daha elverişli idiler.


Resim
(Akropolis güney yamacı. Seramik fırını içinde ve çevresinde bulunan orientalizan stilde seramik parçaları. M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısı.)


Resim
(Yıldıztepe nekropolisi. Terrakotta figürinler. M.Ö. 6. yüzyılın sonları.)


Resim
(DSI Kanalı nekropolisi. Askos. M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısı.)


Resim
(Yıldıztepe nekropolisi. Terrakotta figürinler. M.Ö. 6. yüzyılın sonları)


Resim
(Akpınar Nekropolisi. Kuş figürlü skyphos. M.Ö. 7. yüzyılın üçüncü dörtlüğü.)


Resim
(İçinde on elektron stater bulunan olpe. M.Ö. 7. yüzyıl sonu.)


Resim
(Yaban keçisi stilinde olpe. M.Ö. 7. yüzyılın üçüncü dörtlüğü)


Resim
(Figürin, orientalizan dönem, İzmir)


Resim
(İnsan yüzlü vazo, M.Ö. 600-575, Athena tapınağı, İzmir)


Resim
(Köpek figürini, orientalizan dönem, İzmir)


Resim
(Dinos kaidesi, orientalizan dönem, İzmir)


Resim
(Skarabe biçiminde fayans mühür, orientalizan dönem, İzmir, A yüzü)


Resim
(Skarabe biçiminde fayans mühür, orientalizan dönem, İzmir, B yüzü)


Resim
(Altın Astragal, M.Ö.7 yy. sonu, nekropol buluntusu, İzmir)


Resim
(Altın küpe ve astragaller, M.Ö. 7 yy. sonu, nekropol buluntusu, İzmir)





 KALKOLİTİK DÖNEMİN




KALKOLİTİK ÇAĞ (M.Ö 5500/3000)

Resim


Adını taşın yanı sıra bakır kullanımından da alan Kalkolitik Çağ, kültür tarihinde ilk on kent kültürlerinin başladığı dönem olarak bilinir. Yeni veriler, madenin ilk işlenmesinin Neolitik Çağ'ın Çanak Çömleksiz evresinde başladığını ortaya koymuşsa da, kullanımının çeşitlenmesi ve yaygınlaşması bu dönemde gerçekleşmiştir. MÖ yaklaşık 5.000'3.000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Çağ, İlk, Orta ve Son olmak üzere üç aşamada incelenir. Gelişkin tarım ve hayvancılık, insanın sosyal yapısındaki değişimleri giderek çabuklaştırmıştır. Yöneticiler, din adamları, çeşitli zanaatçılar gibi farklı grupların yanı sıra anıtsal mimari, savunma ve sulama sistemleri, uzak mesafe ticareti ile lüks maddelerin ticareti gelişmiştir. Bu gelişim sonucu, Anadolu'da, söz konusu çağ yerleşme yerlerinin sayısının 852'ye ulaştığı görülür. Önemli merkezler arasında, batıdan doğuya, Bakla Tepe (İzmir), Liman Tepe (İzmir), Hacılar (Burdur), Beycesultan (Denizli), İkiztepe (Samsun), Alişar (Yozgat), Domuztepe (Adana), Yumuktepe (İçel), Arslantepe (Malatya), Değirmentepe (Malatya), Girikihacıyan (Diyarbakır) sayılabilir.

Resim


ERKEN KALKOLİTİK ÇAĞ

Geç Neolitik dönemde yaşanan yangınlardan sonra ileri üretici dönem denen Kalkolitik dönem başlamıştır. Bu dönemin en önemli özelliği taş aletlerin yanısıra bakırın da kullanılmaya başlamasıdır. İkinci belirgin özellik ise özgün bezemeli kaplardır. Kalkolitik Çağın ilk evresi olan Erken Kalkolitik'te nüfus artışıyla birlikte yerleşim yerlerinde de bir artış görülmektedir. Önemli yerleşim yerleri arasında Hacılar, Kuruçay, Can Hasan, Köşkhöyük, Yümüktepe, Tülintepe, Norşuntepe, Korucutepe, Samsat ve Tilkitepe sayılabilir.

Resim


Bu dönemin en önemli yerleşim merkezini oluşturan Hacılar, Geç Neolitik'te geçirdiği yangından sonra tekrar kurulmuştur. Oldukça kalın kerpiç duvarlardan oluşan dikdörtgen planlı evler ilk kez kapı ve pencerelere sahiptir. Duvarları bezemeli, nişli, içinde dikili taşlar bulunan ortak kutsal mekanlar tekrar ortaya çıkmıştır. Yerleşme dışı gömülere rağmen ev içi gömülerin son temsilcilerine de yine burada rastlanmaktadır. Tüm cesetler hoker durumunda gömülmüştür. Gerçek anlamdaki mezar hediyelerine de bu gömülerde rastlanmıştır. Hacılar'a ait en karakteristik özellik açık renk zemin üzerine yapılan kahve yada kırmızı renkli geometrik desenlerle bezenmiş kaplardır. Bu seramikler tüm Yakın Doğu ve Ege'nin en özgün sanatının ürünüdür.

Resim


GEÇ KALKOLİTİK ÇAĞ

İkinci evreyi oluşturan geç kalkolitik dönem kabaca M.Ö. 4. bine tarihlenir. Anadolu bu dönemde büyük olasılıkla Boğazlar üzerinden gelen göçlere sahne olmuştur. Buna bağlı olarak nüfus artmış ve yeni yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır. Artık Anadolunun bütününde homojen bir kültürden söz etmek söz konusu değildir. Göçlerle gelen etkiler sonucu eski ince kap formlarının yanında onlardan tümüyle farklı, siyah zemin üzerine beyaz boya ile yapılmış çizgilerle bezenmiş yeni kap çeşitleri ortaya çıkmıştır. Daha önceki gerçekçi Anatanrıça figürinlerinin aksine son derece soyut, fakat yine Anatanrıçayı ifade eden, mermerden yapılma idoller yaygınlaşmıştır.

Resim


Küçük kutsal alanlardan başka ortak tapınaklar bulunmamaktadır. Genel olarak sadece bebekler ev içlerine gömülmüştür. Yetişkinler ise yerleşim dışına gömülmektedir. Halk tarım ve hayvancılıkla yaşamını sürdürmekte, zaman zaman avcılık ve balıkçılıkta yapmaktadır. Maden kullanımıyla ilgili olarak ticaret oldukça yaygınlaşmıştır.

Resim
(Ana tanrıça idol ve figürinleri)


EFSANENİN NOTU
Kalkolitik dönem seramiklerin karekteristik özelliği: , Pembe-kırmızı kahverengi, koyu gri-bej renkli, kumlu, bitkisel katkılı hamurlu, yeşilimsi bej astar üzerinde siyah mat boya bezemeli. siyah-kırmızı boyalı astar, sert pişirimli dış ve iç yüzeyler düzensiz, yer yer açıkılı yapımlar.
Pekişmiş özlü, krem-pembe kil astarlı. Kırmızı, pembe, bej ince yapım hamurlu, kırmızı siyah, morumsu siyah, kahverengi çeşitli boya bezemeli yapımlar.


Resim
(Neolitik-Kalkolitik Çağ vitrini: Bu vitrinde Neolitik Çağ'a (M.Ö. 8000-5500) ve Kalkolitik Çağ'a (M.Ö. 5500-3000) ait, Gaziantep bölgesinden derlenen buluntular sergilenmektedir. Bunlar taş kaplar, pişmiş toprak kaplar, boyalı pişmiş toprak kap parçaları, kilden hayvan heykelcikleri, kemikten delici aletler, kilden ağırlıklar ve dokuma tezgahı ağırlıklarıdır.)


Resim
(Boyalı ve desenli kap parçaları, Gaziantep, M.Ö. 5000-4000)


Resim
(Pişmiş toprak kap, Gaziantep, M.Ö. 5000-5500)


Resim
(Pişmiş topraktan dokuma tezgahı ağırlıkları, Gaziantep, M.Ö. 5500-3000)


Resim
(İlk kalkolitik dönem, Burdur Hacılar höyüğü)


Resim






NEOLİTİK DÖNEMİN




NEOLİTİK DÖNEM
M.Ö. 8000-5500)

Resim


Son buzul çağının bitişiyle iklimde meydana gelen değişim daha ılıman ortamda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin çoğalmasına olanak vermiş, günümüzdekine benzer doğal bir ortam oluşmuştur. Arpa, buğday gibi bitkilerle koyun, keçi ve domuz gibi hayvanların yabani ataları bu ılıman ortamın flora ve faunasının arasına girmiştir. Bu olumlu değişimin sonucunda insanlık tarihinin ilk büyük devrimi olarak kabul edilen NEOLİTİK DEVRİM yaşanmıştır. Neolitik devrim insan topluluklarının binlerce yıl boyunca geçimini sağladığı avcılık ve toplayıcılık yerine üretime başlaması yani tarım ve hayvancılığı öğrenmesidir. Neolitik devrim elbette ki dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan değişik insan guruplarınca aynı anda yaşanabilmiş değildir. Elde edilen arkeolojik verilere göre, bu devrim ilk kez Ortadoğuâ??da ve M.Ö. 9000â??7000 yılları arasında uzun bir süreç sonunda gerçekleşmiştir.

Resim


Bu dönemde Anadoluâ??nun güney kesimlerinin uygun şartlara sahip olması ve sözü edilen bitki ve hayvan türlerinin doğal yaşama alanı olması nedeniyle Neolitik Çağın ilk kez burada başladığı düşünülmekte ve bu düşünce de arkeolojik verilerle sürekli olarak desteklenmektedir.

Resim


İnsan topluluklarının bu dönemde üretime geçmesi bir dizi gelişmeyi de beraberinde getirmiştir. Artık beslenmek için av hayvanlarının peşinde göçetmeye veya tükenen bitkilerin yerine yenilerini aramaya gerek kalmamış, aksine ekilen tohumların yetişmesini, üreyen hayvanların büyümesini uzun süre bir yerde bekleme gereği doğmuştur. Bunun sonucu olarak da insanlar göçebe hayat tarzından yerleşik düzene geçmeye başlamışlar, ilk köy toplumları da böylece yavaş yavaş ortaya çıkmıştır. Güneşte kuruyan çamurun sertleşmesinin öğrenilmesiyle ilk evler, daha sonra da kilin pişirilmesiyle çanak çömlek yapımı gelişmiştir.

Resim

Aseramik Neolitik Dönem

Neolitik Çağın ilkevresinde insanoğlu ilk yerleşimleri kurmuş olmasına rağmen henüz topraktan çanak çömlek yapma aşamasına gelememiştir. Bu ihtiyacını ahşap ve taşları oyarak biçimlendirdiği kap kacaklarla sağlamışlardır. Bu nedenle bu döneme ASERAMİK NEOLİTİK DÖNEM adı verilir. Bu dönemin başlıca merkezleri Çayönü, Nevala Çori, Aşıklıhöyük, Caferhöyük olarak sayılabilir.

Resim


Çayönü

M.Ö.7300'6750 yılları arasında yerleşmeye sahne olan Çayönü özellikle mimarisiyle dikkat çeker. Aseramik Neolitik döneme ait üç yapı katında ızgara ve hücre planlı iki değişik mimari yapılanmaya rastlanmıştır. Erken döneme ait olan ızgara planlı yapılarda evlerin tabanı taş ızgaralar üzerine oturtulmuş, dallarla örtülen ızgaralar daha sonra çamur ile sıvanmıştır. Bu şekilde yaratılan hava akımı sayesinde nemden korunma olanağı sağlanmıştır. Daha geç dönem tabakalarında rastlanan hücre planlı yapılar ise birbirinden ayrı olarak bir meydan etrafına inşa edilmişlerdir. İçinde dikili taşların bulunduğu böyle bir meydana ilk kez Çayönü'nde rastlanmıştır. Meydanı çevreleyen binalardan ilk sıradakiler diğerlerinden daha büyük ve özel olarak muhtemelen törensel amaçlarla inşa edilmiştir. Bu iki yapı türü arasında bir de ilginç olarak bir Ata Kültünün varlığını gösteren kesik kafataslarının bulunduğu yine dinsel amaçlı bir yapıya rastlanmıştır. Bu yapının avlusunda bulunan sunak niteliğindeki bir taş insan ve hayvanların kurban edildiğini düşündürmektedir.

Resim


Çayönü'nde ilk olarak buğdayın tarıma alındığı ve köpeğin evcilleştirildiği bilinmektedir. Avcılık da üretimin yanında önemli bir şekilde yer almıştır. Aletlerini yapmakta obsidyen ve çakmaktaşının yanısıra kemikten de yararlanmışlardır. Ayrıca çevrelerinde buldukları bakırı da basit yöntemlerle işleyip kullanmışlardır.

Resim


Nevala Çori

Üç yapı katına rastlanan yerleşmede 8'10 odalı ve hücre planlı yapılara rastlanmıştır. Üzerinde kol kabartmalarının bulunduğu 3m yüksekliğindeki dikilitaşların ve bir insan yontusunun bulunduğu yuvarlak yapılı ve törensel işlevi olduğu düşünülen yapı dikkat çekicidir.

Resim


Aşıklıhöyük

M.Ö 7. binin ilk yarısına ait yerleşmelerin bulunduğu höyük Aseramik Neolitik Dönemin ilginç yerleşmelerinden biridir. Henüz üretime geçilmediği halde yerleşik düzene planlı bir şekilde geçilmiştir. Bu durum buraya yerleşenlerin daha önce başka bir yerleşim kurduklarını göstermektedir. Ayrıca yapı malzemesi olarak çevrenin özgün malzemesi olan taş yerine yapay olarak elde edilen kerpiçin kullanılması da bu düşünceyi desteklemektedir. Aşıklıhöyük'de evler gruplar halinde tek, iki veya üç gözlü olarak inşa edilmiş olup aralarında sokaklara rastlanmıştır. Yakınlarında bulunan Melendiz Dağı kaynaklı Çiftlik yöresi obsidyenini işlemişler ve önemli ölçüde ticaretini yapmışlardır. Ticaretten elde ettikleri gelir ve çevrelerinde bulunan av hayvanlarının bolluğu nedeniyle üretimle uğraşmadıkları düşünülmektedir.

Resim


Neolitik Dönem

Aseramik Neolitik dönemden sonra insanlar yavaş yavaş kilin özelliklerini keşfetmeye başladılar. Kilin şekillendirilip ateşte pişirilmesiyle seramikli dönem başlamış oldu. Bu dönem seramikleri monokrom olarak yapılmıştır. Acemice pişirme teknikleri yüzünden genellikle dışları siyah, içleri ise kırmızı kalmaktaydı.Seramikli Neolitik Erken ve Geç Neolitik olmak üzere iki evrede incelenmektedir.

Resim


Erken Neolitik Dönem

Bu dönem yerleşmeleri daha çok Anadolu'nun güney yörelerinde yoğunlaşmışlardır. Çatalhöyük binden fazla konut ve 6000'e ulaşan nüfusu ile Yakın Doğunun en büyük Neolitik yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. Biri doğuda diğeri batıda olmak üzere iki höyükten oluştuğu için bu adı almıştır. Erken Neolitik tabakaları doğu höyüktedir. M.Ö.6250'5400 yıllarına tarihlenen Çatalhöyük Konya Ovasının en verimli yerine kurulmuştur. Hasan Dağı kaynaklı zengin obsidyen yataklarına da yakın olan Çatalhöyük bu avantajı hem obsidyen işlemede hem de obsidyen ticaretinde iyi kullanmıştır.

Resim


Çatalhöyük evleri taş temeller üzerine kerpiçten, tek katlş ve düz damlı olarak inşaa edilmişlerdi. Evler birbirlerine bitişik olarak yapıldıkları için aralarında sokaklar bulunmuyordu. Fakat evler arasında yer yer büyük avlular bulunmaktaydı. Ulaşım düz damlar üzerinden sağlanmaktaydı. Evlerde kapı pencere gibi oluşumlar bulunmamaktadır. Evlere giriş dam üzerindeki bir açıklıktan sağlanmakta ve bu açıklık aynı zamanda baca görevini görmekteydi. Evlerin içlerinde ocak, fırın, küçük depolar ve oturma yatma gibi işlevleri olan sekiler bulunmaktaydı. Ölüler bu sekilerin altına bacaklar karına çekik (hoker) durumda ve sepetler içerisinde gömülmekteydi. 20'25 metrekare genişliğindeki dikdörtgen planlı bu evlerin yanısıra daha büyük ve daha özel yapıldıkları farkedilen binalar bulunmaktaydı. Sayıları 63'ü bulan bu yapıların duvarları beyaz kille sıvanmış daha sonra da av, tapınma ve daha birçok konudaki renkli fresklerle bezenmişlerdir. Tapınak olarak nitelenen bu yapılardan ele geçen pişmiş topraktan yapılmış kadın figürinleri bir Anatanrıça inancının varlığına işaret etmektedir. Yine bu yapılarda Anatanrıçanın doğa üzerindeki egemenliğini simgeleyen arslan, boğa, geyik gibi vahşi hayvan figürin ve kabartmalarına da rastlanmıştır.

Resim


Avcılığın önemi sürmesine rağmen tarım ve hayvancılık oldukça ilerlemiştir. Buğday, arpa, mercimek, bezelye gibi ürünler tarıma alınmıştı. Önce büyük baş hayvanlar daha sonra da koyun ve keçi evcilleştirilmiştir. Seramikler elde biçimlendirilip tek renkli olarak, kalın çeperli, ağır ve basit şekillerde yapılmışlardır. Seramiklerin yanında dokumacılık ve sepetçiliğin varlığı mezar buluntularından anlaşılmaktadır.

Bu dönemin diğer önemli merkezleri arasında Köşkhöyük(Niğde), Erbaba (Beyşehir), Kuruçayhöyük (Burdur), Yümüktepe(Mersin), Gözlükule (Tarsus) sayılabilir.

Resim


Geç Neolitik Dönem:

Bu dönem ekonomisinde avcılığın yeri oldukça azalmış, bunun yerine kuru tarım yaygınlaşmıştır. Çanak çömlek yapımı da iyice yaygınlaşmış, elde biçimlendirmenin devam etmesine rağmen daha ince çeperli, daha iyi pişirilmiş, kahve, gri, devetüyü renklerinde seramikler yapılmıştır. Oldukça az sayıda krem astar üzerine kımızı bezemeli kaplara da rastlanmıştır. İlk olarak insan başı ve hayvan biçimli kaplara da bu dönemde rastlanır. Yaşama biçiminin değişimiyle birlikte inanç sisteminde de değişiklikler ortaya çıkmıştır. Av ile ilgili sahneler unutulmuş yerine üreme, çoğalma kaygısı ile ilgili olarak Anatanrıça inancı yaygınlaşmıştır. Kadının doğurganlığı ön plana çıkmış, avcılıkla birlikte doğumdaki rolü henüz bilinmeyen erkek ikinci plana itilmiştir. Ortak kutsal alanlarda azalmış, ölüleri yerleşme dışına gömme geleneği başlamıştır.

Resim


Çatalhöyük, Hacılar, Can Hasan, Kuruçay, Gözlükule, Yümüktepe, Fikirtepe bu dönemin önemli yerleşmelerindendir. Geç Neolitik dönemin sonlarında Konya Ovası ve Göller Yöresi yerleşmeleri nedeni bilinmeyen birtakım yıkıcı felaketten olumsuz olarak etkilenmişlerdir. Birçok yerleşme yeri büyük yangınlardan sonra terk edilmiş, batıya taşınan Çatalhöyük gibi kimileri de yer değiştirmiştir.

Resim [IMG:284:213]http://img147.imageshack.us/img147/9687/neolitik5.jpg[/img]
Resim [IMG:311:218]http://img25.imageshack.us/img25/6024/neolitik2.jpg[/img]



EFSANENİN NOTU:
Bu dönemde seramiklerin; bej-boz, kırmızı alacalı, kiremit renkte, düzensiz, kaygan yüzeyli, öz kalın, tamamen karbonize, bol bitkisel ve taşçık katkılı, iç-dış mat açkılı oluşu dikkati çekmektedir.



Resim
Neolitik-Kalkolitik Çağ vitrini: Bu vitrinde Neolitik Çağ (M.Ö. 8000-5500) ve Kalkolitik Çağ'a (M.Ö. 5500-3000) ait Gaziantep bölgesinden derlenen buluntular sergilenmektedir. Bunlar taş kaplar, pişmiş toprak kaplar, boyalı pişmiş toprak kap parçaları, kilden hayvan heykelcikleri, kemikten delici aletler, kilden ağırlıklar ve dokuma ağırlıklarıdır.


Resim
Bademağacı höyüğü, tek odalı olan evlerin içinde, yatmak için hazırlanmış platformlar, kilden hazırlanmış ateş kutuları 'mangal' ve el değirmenleri ile öğütme yapılan işlik yerleri bulunmuştur.


Resim
Gaziantep. Çesitli formlarda taş kaplar. M.Ö. 8000-5000






DÖNEMLERİ SANATSAL AÇIDAN TARİHLEYEREK GÖRELİM BİRDE :lol: :lol:

1. PALEOLİTİK DÖNEM (M.Ö.600.000-10.000)
2. MEZOLİTİK DÖNEM (M.Ö. 10.000-8.000)
3. NEOLİTİK DÖNEM (M.Ö. 8.000-5.000)
4. KALKOLİTİK DÖNEM (M.Ö. 5.000-3.000)
5. TUNÇ DÖNEMİ (M.Ö. 3.000-1.050)
6. PROTOGEOMETRİK DÖNEM (M.Ö. 1.050- 900)
7. GEOMETRİK DÖNEM (M.Ö. 900- 650)
8. ORİENTALİZAN DÖNEM (M.Ö. 650- 570)
9. ARKAİK DÖNEM (M.Ö. 580- 480)
10.KLASİK DÖNEM (M.Ö. 480- 330)
11.HELLENİSTİK DÖNEM (M.Ö. 330- 30)
12.ROMA DÖNEMİ (M.Ö. 30- M.S. 395)
13.BİZANS DÖNEMİ (M.S. 395-1453)

SERAMİK KONUSUNU ÖRNEKLERİYLE İRDELERKEN BU DÖNEMLERE GÖRE KONUŞACAĞIZ. BU MAKSATLA BİLMEMİZDE FAYDA VAR.




SERAMİK ÖRNEKLERİ




BOĞA FİGÜRLÜ KAP

Resim

Resim

Resim

 EVLERDE KULLANILAN TAŞ OCAK VE KAZAN


Resim

Resim

 PİŞMİŞ TOPRAK BANYO KABI M.Ö.1900-1700 HİTİT


Resim

Resim

Resim

GÜNEŞ SAATİ

Resim

KİL TABLETLERİ

Resim

MÜHÜRLER

Resim

Resim

 ÇİVİ YAZILI BİR TABLET

Mektubun içeriği ile ilgili olarak, mektupta Asurluların başkenti Ninova’ya, Kayseri Kaniş-Karum’dan gelin gitmiş bir kadının kaynanası ile geçinemediği ve kaynanasını Kaniş-Karum’daki anne babasına şikâyet ettiği anlatılıyor. (müzedeki rehberin yalancısıyım)

Resim

KANİŞ-KARUM BULUNTULARINDAN GELİN DAMAT FİGÜRÜ

Resim


Resim

Resim

Resim






.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim






Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim






.
Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim







.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim







Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim








ADANA ARKEOLOJİ MÜZESİNDE SERGİLENEN ESERLERDEN BİR DEMET SİZLERE ARKADAŞLAR...

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim







MEMLEKETİMDEN ÖRNEKLER SUNMAZSAM ÇATLARIM TABİKİ :lol:

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim







ASLINDA PLANLAMAMDA HER BİR BULUNTUNUN ANLATIMINIDA YAPMAYI DÜŞÜNMÜŞTÜM, FAKAT BU İŞİN ÇOK ZAMAN ALMASINDAN DOLAYI ÖNCE GÖRSELLİĞE, DAHA SONRA SIRAYLA ANLATIMA YÖNELMEYİ UYGUN BULDUM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ ARKADAŞLAR :lol:

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim











Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol