BİZDEDE

Bel Fıtığı Tedavisinde Yanlışlar ve Doğrular

bel fıtığı tedavisi konusundaki yanlışlar ve doğrular
Yanlış: Sert yerde yatmak bel ağrılarını giderir. Bel fıtığı oluşunca mutlaka ya yerde yatmalı ya da yatağın Altına tahta koyarak öyle yatmalı.

Doğru: Sert yerde yatmak sırt ve bel kaslarının tutulmasına neden olduğu için yarar yerine zarar getirir. İyi bir yaylı yatakta, tercihen yarı ortopedik bir yatakta yatmak en iyisidir.

Yanlış: Mutlaka sırtüstü yatılmalıdır.

Doğru: Hastanın en rahat ettiği pozisyon en iyisidir. Hastalar genellikle yan yatıp bacaklarını karınlarına doğru çektiklerinde daha rahat ederler, çünkü bu pozisyonda yatarken omurların arası açılacağından bacak sinirlerine olan bası azalır. Eğer hasta sırtüstü yatmak isterse belinin altına bir yastık koyması ve bacaklarını yüksek bir yere uzatması daha uygun olur.

Yanlış: Tuvalet ihtiyacı dışında kalkmadan 20-25 Gün kesin yatak istirahati yapılmalıdır.

Doğru: İki gün yatak istirahati yeterlidir. Eğer hasta rahatlamazsa bir sonraki tedavi aşamasına geçilmelidir. Uzun süre yatmak hastada Depresyona yol açabilir.

Yanlış: Yürüyüşten, merdiven çıkıp inmekten kaçınmalı, daha çok oturmak tercih edilmelidir.

Doğru: Oturmak bele binen yükü arttırır, 15-20 yirmi Dakikadan fazla sürekli oturulmamalı, sık sık vücudun pozisyonu değiştirilmelidir.

Yanlış: Sürekli Korse takmak beli toparlar, bele binen yükü azaltır.

Doğru: Omurga kırıkları ve kaymaları dışında sürekli korse takmak zararlıdır, beldeki kasların zayıflamasına yol açar.

Yanlış: Bel çektirme ile bel fıtığı geri gider, hasta rahatlar.

Doğru: Bel çektirme sadece omurların arka uzantılarının birbirleri arasında yaptıkları eklemlerdeki kaymalarda faydalıdır. İleri derecede bel fıtığı olan kişilere yapıldığında fıtığın kopmasına ve hasta için felç tehlikesinin ortaya çıkmasına sebep olur.

Yanlış: Bele balık bağlama, bardak çekme, masaj gibi alternatif yöntemler fıtığı yerine sokar.

Doğru: Bu gibi alternatif yöntemler sadece beldeki kan dolaşımını arttırır, böylece beldeki kaslar gevşer, hastada geçici rahatlama olur, fıtık üzerine bir etkisi olmaz.

Yanlış: Fizik tedavinin yapıldığı yer çok önemlidir.

Doğru: Fizik tedavinin yapıldığı yerin önemi vardır, ama yakınlığı çok daha önemlidir. Hastanın fizik tedaviden sonra üşütmeden, yorulmadan eve gitmesi gereklidir.

Yanlış: Fizik tedavi esnasında ağrı olursa bırakılmalıdır.

Doğru: Fizik tedavinin özellikle ilk üç gününde ağrıların artması normaldir, sabırla devam edilmelidir.

Yanlış: Fizik tedavinin etkisi ancak birkaç Ayda belli olur.

Doğru: İlk on seans sonucunda hastanın ağrılarında bir gerileme olmuyorsa fizik tedaviyi sürdürmenin bir anlamı yoktur. Bir sonraki tedaviye geçilmelidir.

Yanlış: Mesai Saatleri içinde fizik tedavi yapılabilir.

Doğru: Fizik tedavi bitiminde mutlaka yarım Saat kırk beş Dakika uzanıp ondan sonra normal yaşama devam edilmelidir.

Yanlış: Bele iğne yapılması bel fıtığını yok eder.

Doğru: Bele iğne yapılması hastanın ağrılarını geçici olarak yok eder, tamamen geçirmez. Yapılacak kortizonun birçok yan etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Yanlış: Bel fıtığı Ameliyatı çok risklidir, hastaların çoğu ya sakat kalır ya da kısıtlı bir yaşam sürdürmek zorunda kalır.

Doğru: Mikrocerrahi ile ve iyi bir beyin cerrahı tarafından yapılan bel fıtığı ameliyatlarının sakat kalma, felç olma gibi bir riski yoktur. Ameliyat hastayı daha rahat hareket edebilmesi için yapılır, onun hareketlerini kısıtlamak için değil.

Yanlış: Bel fıtığı ameliyatlarında hasta mutlaka narkoz almak zorundadır.

Doğru: Artık Epidural Anestezi yöntemi ile hasta uyumadan da ameliyat yapılabilmekte, hastalar ameliyat sırasında sohbet edebilmekte, ayaklarını oynatabilmektedir. Bu yöntem sayesinde ameliyat sonrası uyanamama, bulantı, kusma gibi sorunlar oluşmamaktadır. Hasta ayağını oynatabildiği için ameliyat sırasında güç kontrolü de yapılabilmektedir.

Yanlış: Bel fıtığı ameliyatından sonra en az 3 Ay seyahat edilmez, Araba kullanılmaz

Doğru: Bel fıtığı ameliyatından sonra hastanın tatile ya da bir seyahate çıkması istenilen bir durumdur. Hasta uçakla ya da trenle Ameliyatın ertesi günü, arabayla ya da otobüsle Ameliyattan iki gün sonra uzun yolculuğa çıkabilir.
Ameliyattan 1 hafta sonra tatil yapabilir, eğer İstanbul trafiği gibi stresli bir yerde değilse araba kullanabilir.

Yanlış: Bel fıtığı ameliyatından sonra cinsel güç azalır, zaten ameliyattan sonra en az 3 ay cinsel perhiz uygulanmalıdır.

Doğru: Bel fıtığının varlığı cinsel gücü azaltır, onun ameliyatla alınması zamanla kaybolanları geri döndürür. Ameliyat sonrası cinsel perhiz ise sadece 10 günlüktür.

Yanlış: Ameliyat sonrası futbol, kayak, tenis gibi sporlar bir daha yapılamaz, denize girilemez.

Doğru: Ameliyattan 1 hafta sonra deniz ve havuz tedavi için yararlı girişimlerdir, yürüyüş ve yüzme hastanın normal yaşama dönmesini hızlandırır. Zıplayıcı sporlar iyileşmeyi geciktirdiği için 2 ay süreyle yasaklanır, sonra spor öncesinde iyice ısınmak kaydıyla serbest bırakılır.

Yanlış: Sadece bel ağrısı belirtisi olan bel fıtığında ameliyat olunmalıdır.

Doğru: Bel fıtıklarının %90’ı ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Sadece bel ağrısı ya da uyuşma belirtileri için ameliyat yapılamaz.

Yanlış: Bel ve bacak ağrımız varsa öncelikle ortopedi, nöroloji ya da Dahiliye uzmanına başvurmak gerekir.

Doğru: Bel ve bacak ağrımız varsa öncelikle beyin cerrahisi uzmanına başvurmak gerekir.


İLERLEMİŞ BEL FITIĞI


 

Omurilik kanalına doğru kayan kıkırdak etrafındaki kapsülü yırtarak parça halinde omurilik kanalına doğru çıkmışsa artık bel fıtığının ilerlemiş döneminden bahsedilir. Bu dönemde hastanın bacağına gelen sinire baskı artmıştır ve ayakta kuvvet kaybı, refleks kaybı, his kusuru gibi ilerlemiş bulgular mevcuttur. Hasta aktif olarak tedavi edilmezse ayak bileği felç olabilir veya idrar ve büyük abdest sorunları,cinsel sorunlar gelişebilir.

 
Bu safhada artık yerinden çıkan kıkırdağın ilaç tedavisi veya manuel tedavi ile yerine getirilmesi mümkün değildir.Yani geriye dönüş yoktur.Tek çare,omurilik kanalına çıkarak sinire baskı yapan kıkırdak parçasını cerrahi olarak çıkarmaktır.Bunun tıbbi adı “diskektomi”dir.

 
Ameliyat aşamasına gelmiş olan ve çeşitli nedenlerle ameliyatı geciktiren hastalarda yerinden kayan kıkırdak bulunduğu bölgede zaman içerisinde kireç tutarak kalsifiye olur.Yani kıkırdak sertleşir ve etraf dokuya yapışır.Bu durum yapılacak olan bir ameliyatın başarı şansını azaltmaktadır.Çünkü,ameliyat esnasında kireçlenen kıkırdağı kesip yerinden almak her zaman mümkün olamamaktadır.Bazı vakalarda kıkırdak sinirle kaynak yaptığından alınmak istendiğinde siniri saran zar da yırtılmalara sebep olabilmekte ve bu durum yine iyileşme şansını azaltmakta,başka sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Kısacası; ilerlemiş bel fıtığının tedavisini fazla geciktirmek cerrahın işini zorlaştırmakta ve ameliyatın başarı oranını azaltmaktadır.Bu nedenle ameliyattan değil geç kalmaktan korkmak gereklidir.Vaktinde yapılan ameliyatlarda % 98 başarı şansı mevcuttur.

Bel fıtığı ameliyatı iki türlüdür.

KLASİK AMALİYAT

Fıtığın bulunduğu bölgeye göre operasyon 5 ila 15 cm uzunluğunda cilt kesisinden yapılır. Açılan yaranın büyüklüğü nedeniyle ameliyat sonrası oldukca ağır seyreder.Bu kadar büyük bir cilt kesisi bir o kadar da bel kasının yapışma yerinden ayrılmasına ve zedelenmesine sebep olacaktır.Çünkü omuriliğe ulaşabilmek için bu kasların yapışma yerinden ayrılmaları gerekmektedir.

 
Ameliyat sonrası her zaman için ameliyat yerinde enfeksiyon (İltihap kapma ) riski vardır. Bu her ameliyat için geçerli bir kuraldır. Bu nedenle ne kadar çok geniş bir cilt kesisi yaparsanız ve ne kadar çok sahayı açarsanız o oranda enfeksiyon riskiniz artacaktır. Klasik ameliyatlar da ameliyat sahasının büyük olması ameliyat sonrası enfeksiyon riskini de arttırmaktadır.

 
Hastalar ameliyat sonrası (yara iyileşmesi zaman alacağından) uzun süre yatak istirahatı yapmak zorunda kalırlar.Normal hayata döndüklerinde bel adalelerinin büyük bir bölümü etkilendiği için hiçbir zaman eskisi gibi rahat olamayacaklar ve özellikle çalışma hayatında bunun etkisini hissedeceklerdir.

 
Bunun için artık çok gerekmiyorsa klasik yöntemle açık ameliyat uygulanmasından kaçınmak gerekir.Bu özellikle hastanın ameliyat sonrası hayatı için çok önemlidir.
 

MİKROCERRAHİ


Mikrocerrahi  özel bir takım aletler ve mikroskop kullanılırak yapılan bir ameliyat yöntemidir. İki veya üç dikişlik cilt kesisi yapılır.Dolayısıyla vücutta en az tahribat yapılarak ameliyat gerçekleştirilmiş olur.
 
Mikrocerrahi de bel kasları yapışma yerlerinden kesilmez.Sıyrılarak aralarına girildiğinden ameliyat sonrası duyulan ağrı çok az olur.Bel kaslarında tahribat olmadığı için hastanın ileri ki çalışma hayatında sorun yaratmaz.

 
Mikroskop ile yapıldığı için ameliyat sahası ve sinirler daha net seçilir.Ameliyat sahası 3-4 defa büyük görüldüğünden sinirin kesilme veya zarar görme ihtimali azalır.Ayrıca çevreye saklanmış küçük kıkırdak parçaları varsa bunlarında kolaylıkla seçilmesine ve alınmasına neden olduğundan ameliyatın başarısı oldukça yüksektir.

 
 Ameliyat sonrası ertesi gün hasta ayağa kalkar ve taburcu olur.8 sat sonra hastayı taburcu edebiliriz. Hafif işlerde çalışanlar 15 gün sonra işlerinin başına dönebilirler.Ağır iş yapanlar bir ay sonra çalışmaya başlayabilirler. Bu ameliyatı olup halen inşaatlarda bedeni olarak çalışan bir çok hastamız vardır.
 
Mikrocerrahide omuriliğin üzeri çok az açılır. Bu nedenle ameliyat sonrası omuriliğin etrafa yapışması riski çok azdır.Yine çok az bir cilt kesisi yapıldığından ameliyat sahasında oluşabilecek yara enfeksiyon riski de en az düzeydedir.
 
Özetlemek gerekirse;
 
Ameliyata gerek görmediğimiz,başlangıç halindeki fıtıklara manuel tedaviler (Elle yapılan tedavi) ve bel çekme işlemi  (Traksiyon) , Bu tedavilerle iyileşmeyen fıtıklara  LASERLE BIÇAKSIZ VE DİKİŞSİZ AMELİYAT , İlerlemiş bel fıtıklarında ise MİKROCERRAHİ yöntemini kullanarak iki dikişlik bir ameliyat ,. Yani,hangi safhada olursa olsun,her hastaya uygun tedavi yöntemini uygulama


Klasik bel fıtığı ameliyatlarından sonra % 2 ile 6 oranında hastalığın tekrarlama riski vardır. Yani yüz kişiden 2 veya 6 kişide aynı yerden fıtık gelişebilir. Bu risk mikrocerrahi de en azdır. (%1-2).Yani 100 kişiden 1 veya 2 kişide bel fıtığı tekrarlayabilir.

 
Ameliyat sonrası hastanın şikayetleri tamamen düzelmesine rağmen,belli bir aradan sonra aynı şikayetler tekrar başlar.Bu durumda bel fıtığının tekrarlamasından şüphe edilir.Hastalara KONTRASTLI MRG     yani halk tabiriyle ilaçlı MRG tetkiki yapılır.Hastaya damardan özel bir ilaç verildikten sonra filmi çekilir.Film sonucunda bel fıtığının tekrarlaması teşhis edilebilir.

Tekrarlayan fıtık ikinci kez ameliyata alınır. Ancak ilk ameliyattan farklı olarak bazı riskler taşır.Birinci ameliyat sonrasında ameliyat yerinde bulunan dokular birbirlerine yapışırlar.Ve bu bölge doğal yapısını kaybetmiş olur.Bu nedenle ikinci kez açıldığında etrafa yapışık olan sinirlerin ameliyat esnasında yırtılma veya kopma riski olabilir.Bu yüzden ikinci ameliyatlar çok dikkatli bir şekilde ve tecrübeli hekimler tarafından yapılmalıdırlar.

Bazen ameliyat sonrası hastanın şikayetleri geçmez.Bu durum da bel fıtığının tekrarlamasından bahsedilemez. Ameliyat sonrası hastanın bacak ağrısı  (Bel ağrısı değil,sadece bacak ağrısı)  hiç geçmemişse,muhtemelen ameliyatta bir sorun var demektir.

 
Bunlardan birincisi;hekim mesafe hatası yapmış olabilir.Yani yanlış bölge açıldığı için bel fıtığı çıkarılamamıştır ve hastanın tekrar ameliyatı gerekir.Nadir de olsa bu durumlarla karşılaşmak mümkündür.Ameliyathanelerinde C kollu scopi (Portatif röntgen cihazı) olan hastanelerde ameliyat öncesi mesafe tayini kesin olarak yapılabildiğinden,hekimin yanılması mümkün değildir.Röntgen cihazı yoksa mesafe tayinini hekim elle yapacaktır.Bu durum bazen yanılmalara ve hastanın ikinci kez ameliyata alınmasına neden olmaktadır.

 
İkincisi; ameliyat doğru mesafeye yapılmıştır.Ancak,kıkırdak dokusunun bir kısmı çıkarılamamıştır.Dolayısıyla hala sinire baskı yapmaktadır.Hasta narkozdan uyanır uyanmaz ayağındaki ağrıdan şikayet eder.
 
Yapılacak işlem,hastanın vakit geçirmeden tomografi veya MR tetkikini yapmaktır.Böylece kalan kıkırdak parçası tespit edilir ve hasta tekrar ameliyata alınarak parça çıkarılır.Bu ikinci ameliyatı yara iyileşmesi tamamlanmadan yapmak gerekir.Şayet hekim hatayı kabul etmez ve “zamanla geçer” diye hastayı taburcu ederse, yara yerinde yapışıklıklar oluştuktan sonra ikinci ameliyat yine riskli olacaktır.Bu nedenle ameliyat sonrası iyileşmeyen hastanız olursa mutlaka hekiminize danışın ve aktif olarak teşhisinizi yaptırın.Hastanın MR filmi çekilsin ve kesin karar verilsin.

Bu konu da bir noktaya dikkatiniz çekmek istiyorum.Bir hekim asla ve asla böyle bir durumun olmasını ve hastasının acı çekmesini arzu etmez.Elde olmayan bir takım teknik nedenlerle ameliyat yerinde parça kalabilir.Bu konu da hekimi suçlar bir tavır içine girecek olursanız,hekim de savunma mekanizması psikolojisi ile hareket edebilir. Ameliyat sonrası hastanızı bir başka hekime götürme şansınız çok az olduğundan,ameliyat sonrası oluşabilecek olumsuz durumlar da hekimi suçlamak yerine onunla ortak bir çalışma içinde soruna çözüm aramalısınız

AMALİYAT SONRASI YAPIŞIKLIK


Her ameliyat sonrası ameliyat yapılan yani insan eli değen organlarda normal yapı bozulur.Ameliyat sahasındaki organlar birbirlerine yapışırlar.Bu yapışma normal sınırlar içerisinde kaldığı sürece bir zararı olmaz.Vücudumuz bu durumu tolere edebilir.Ancak bazı bünyeler aşırı hassas olmaları nedeniyle gerektiğinden fazla reaksiyon göstererek çevrelerindeki organların çalışmasına bir tehdit oluşturacak kadar granülasyon dokusu oluştururlar.

Bel fıtığı ameliyatlarından sonra da ameliyat yerinde yapışıklık (Granülasyon dokusu) oluşur.Bu granülasyon dokusu narmal sınırlarda kalırsa sorun olmaz.Ancak baskı oluşturacak bir kitle oluşturursa omuriliğe ve sinirlere baskı yapmaya başlar.Yani bel fıtığı yerine bu sefer oluşan granülasyon dokusu baskı yapmaktadır.
 
Granülasyon dokusu (Yapışıklık) hemen ameliyat sonrası oluşmaz.Belli bir sürenin geçmesi gerekir.Yine bu hastalar da ameliyat sonrası tamamen düzelirler ve şikayetleri kalmaz.Ancak granülasyon dokusu büyüdükçe ve baskı başlayınca yeniden bel fıtığı olmuş gibi şikayetleri başlar.

Bu hastalara kontrastlı (İlaçlı) MRG çekilir.Şayet hasta da granülasyon dokusu varsa bu doku kontrast tutacaktır.Yani röntgende görülecektir.Böylece ameliyattan uzun bir zaman sonra tekrar şikayetleri başlayan hastaların tekrarlayan bel fıtığı mı yoksa yapışıklık (Granülasyon dokusu mu? ) olduğu belli olacaktır.

Şayet vaka tekrarlayan bel fıtığı ise hemen ameliyata alınması gerekir.Olay yapışıklık ise çok düşünmek gerekecektir. Yapışıklık ameliyat edildiği takdirde yeniden oluşmaz diye bir kural yoktur.Vücut aynı granülasyon dokusunu oluşturabilir.Böylece yaptığımız ikinci ameliyatın hiçbir faydası olmaz.
Genelde hastanın şikayetleri çoksa ve nörolojik bulgusu varsa ikinci kez ameliyat denenebilir.Ameliyat sonrası tekrar yapışıklık yapacak olursa tekrar tekrar ameliat etmenin bir yararı yoktur.

Meslek hayatım da 8 kez ameliyat edilen ve hala iyileşmeyip sedye ile getirilen hasta gördüm.Bu nedenle bu hastalara çok bilimsel ve dikkatli yaklaşmak gereklidir.Cerrahlar illa ki ameliyat yapmak zorunda değildirler.Ameliyat dışı bir takım tedavi yöntemlerini de bilmek ve uygulamak,dolayısıyla hastaya şans vermek de gerekir.


AMALİYAT SONRASI OMİRİLİK ZARININ YIRTILMASI VE SİNİR KOPMASI

Bel fıtığı ameliyatlarının % 1 veya 2 sinde omurilik zarı yaralanması görülebilir. Omuriliği saran zar cerrah tarafından yırtılabilir.Olay sadece yırtılma boyutunda kalırsa bir sorun oluşturmaz.Ama yırtılmadan sonra ameliyat sahasına giren sinir lifleri tahrip edilirse bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Genelde omurilik zarı yırtılmalarında sinir zedelenmesine izin verilmez.Ameliyat yine başarı ile bitirilir.
 
Ameliyat klasik yöntem yapılıyorsa,cerrahın önünde geniş bir saha vardır ve bu sahada yırtılan zarı dikmek mümkündür.Şayet mikrocerrahi yapılıyorsa çok küçük bir ameliyat sahası olduğu için zar dikilmeyebilir.
 
Her iki ameliyatta da omurilik zarı dikilmeden bırakılabilinir.Yapılması gereken tek şey,ameliyat sonrası hastanın 7-8 gün ayağa kaldırılmamasıdır.Bunun yanı sıra kabız olup ıkınmaması ve öksürmemesi içinde gerekli  tedbirler alınır.Böylelikle bir haftalık yatak istirahatı ve tedavi sonunda vaka tamamen düzelir.
 
Çok çok nadir olmakla beraber bazı vakalarda bacağa gelen sinir kopabilir.Bu tamamen cerrah hatasına bağlıdır.Ameliyat sonrası hastanın ayak bileğinde felç (düşük ayak) oluşur.Tedavisi yoktur.


1- Öne doğru eğilerek ağır yük kaldırmayın.



Yük kaldırmak gerektiğinde şekilde görüldüğü gibi ayaklarınızı açıp yere çömelmek suretiyle kaldırınız.


2- Dik oturun. Ancak uzun süreli oturmak gerektiğinde hafifce uzanıp, belinizin arkasına bir yastık koyun.Uzun süreli oturarak çalışanlar aralıklarla kalkıp dolaşmalıdırlar. Çünki, oturduğunuz zaman belinize binen yük ayaktakinin %80 i kadar fazladır.








4- Yatağınız çok yumuşak olmasın. Sert yataklar her zaman tercih edilmelidir.


 
 
 
 
 




5- Karın adalelerinin ve bel kaslarının gevşemesi bele binen yükü arttırır. Bu nedenle karın ve bel bölgelerinin güçlenmesi için spor yapmalıyız. Her gün en az 45 dakika yürümek yararlıdır.
Yüzmeye önem veriniz.Yüzme bel sağlığı açısından en yararlı spordur.Çünkü;yüzerken suyun kaldırma gücü sayesinde vücut ağırlığımız ortadan kalkmakta ve belimize herhangi bir yük binmemektedir.
 
6- Aşırı kilo bel üzerine gereksiz yük olacağından şişmanlıktan korununuz.
 
7- Uzun topuklu veya topuksuz ayakkabı giymeyiniz. Normal topuk boyu tercih edin.
 
8- Araba sürerken sırtınızı koltuğa tam yerleştirin. Uzun yola çıkarken ince bir yastıkla belinizi destekleyin. Molalarda mutlaka dolaşıp belinizi dinlendirin.
 
9- Doktora danışmadan çelik korse kullanmayın, belinizi çektirmeyin .




 
 
10- Yük taşırken vücudu dengede tutmaya özen gösterin.

 
 
 
 
 

 
 
 
 
 
 

 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
Yukarıdaki resimlerde doğru yatış pozisyonlarını görüyorsunuz.


BEL EGSERSİZLERİ

Bel Egzersizleri, Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı Egzersizleri
 
Egzersizler bel ağrısında rehabilitasyon girişimlerinin önemli bir parçasıdır Egzersizler, en azından yürüme şeklinde sporlar, genel uyumu artırarak kişinin enerji üretim potansiyelinin çoğalmasını ve ani ağır fiziksel aktivitelerde zorlanma riskinin azalmasını sağlarlar Egzersizle kas ve bağlarda esnekliğin artışının sağlanması bel ağrısının ilk atağının önlenmesinde de yararlıdır Egzersiz sonucu fiziksel uyumun artması ile ağrının azalması arasında doğrudan bağlantı vardır
Bel ağrısında egzersizlerin etkileri aşağıda sıralanmıştır:

Ağrıyı azaltmak
Zayıf kasları güçlendirmek
Omurlar çevresindeki dokularda mekanik yüklenmeyi azaltmak
Genel fiziksel uyumu artırarak olası zorlanmaları önlemek
Postürü düzeltmek
Omurların hareketliliğini artırmak

Yapılan araştırmalarda egzersizlerin bel ağrılı hastalarda davranış biçimini değiştirdiğini, kemik, bağ ve kas direncini artırdığını, eklem kıkırdağı ve diskte beslenmeyi artırdığını göstermektedir
Bel Ağrısında Egzersizler Başlıca Üç Grupta Toplanabilir
Hareketlendirme egzersizleri
Güçlendirme egzersizleri
Germe egzersizleri

Bunun dışında fiziksel uyumu artıran egzersizler gerek bel ağrısından iyileşme döneminde gerekse önleyici olarak her zaman önerilmektedir Burada önemli olan doktorun kasları tek tek muayene etmesi, postürü izlemesi ve zayıf kaslara güçlendirme, kısa kaslara germe egzersizlerini vermesidir Germe egzersizlerinde en iyi süre 15-120 saniye arasındadır Bu egzersizler uzun süren kas spazmlarında da etkilidir Germe sonucu, kasta oluşan uzama ile kas hücresine giden kan akımının artışı ile kılcal damarlarda genişleme olur ve kas hücresine giden kan akımı artar, kaslara oksijen gelir Güçlendirme egzersizleri ise, özellikle kronik bel ağrısında gelişen kondisyon kaybında etkilidir Güçlendirme egzersizlerinde kasın aşırı yüke karşı tek başına kasılması yerine değişik yüklere karşı tekrarlayan kasılımlarından oluşan dayanıklılık egzersizlerinin verilmesi daha yararlıdır

Bu egzersizlerden sonra işlevsel egzersizler verilmelidir Bunlar kişinin çalıştığı ortam içinde yapması gereken vücut hareketleri göz önüne alınarak verilir Örneğin; devamlı eğilme ağır kaldırma gibi fonksiyonu olanlarda giderek artan ağırlıkta kutuları kaldırma gibi egzersizler kullanılabilir Sağlıklı bir bele sahip olmak için kişinin devamlı egzersiz yapması, iyi vücut mekaniği geliştirmesi, dengeli bir postürü devamlı koruması gereklidir Bu nedenle egzersizler ağrıyı gideren, normal fonksiyonu restore eden ve genel uyumu artıran egzersizler olmak üzere üç özel gruba ayrılabilir Ağrıyı gideren egzersizler sırtüstü yatarak öne doğru kalkmaya çalışmak, yüzüstü yatarken geriye kalkmaya çalışmak gibi egzersizlerdir İşlevin yeniden sağlanması için bunlara ek olarak baldır kaslarına ve kalça kaslarına germe, oturarak ve yan yatarak dönme egzersizleri verilir Genel uyumu artıran egzersizler ise yürüme ve yüzmedir
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol